Bir çocuğa tutuldum
iki, bilemedin üç yıllıktı mazisi
bir ceylan ürkekliğindeydi bakışları.
Simsiyah, zeytin karası gözleri
göç kuşlarının kanatlarından kopan
bir tüy gibiydi avuçları,
Dur yağmur! , yeter artık, yağma
ıslatma sokaklarımızı,
arnavut taşı kaldırımlarımız aşınmasın
suya boğma, doymuş topraklarımızı
Al, damlalarını, Filistin'e götür
Çeçenya'ya, Keşmir'e, Afrika'ya
Çocukluğum
hayal meyal birşey benliğimde
siyah-beyaz bir resim
pencere buğusu gibi..
hiç uçurtmam olmadı meselâ
Bisiklete binen çocuklar
ve arkalarından kıskanç bakışlar
bu yoksulluktur belki kimileri için
oysa, bir çocuğun umurunda değil ki
Tamirci çırağı çocuklar gördüm
Bu sabah bir başka gülüyorsun
yarım ay dudaklarınla;
bir başka konuşuyorsun
ve bir başka bakıyorsun;
yüzünde son yaramazlıktan kalma izler
düşmelerin kabuksu resmi dizlerinde
Dalıp gidiyorum bazen
Bir vapur güvertesinde yol alırken
Ekmek attığım martıların ardından;
Su gözlerimi çekiyor
Gözlerim bedenimi
Ansızın tutunuyorum korkuluğa
Bir deniz kıyısı..
Uçsuz bucaksız bir mavilik
Bir koyu derinlik
Duru ve bakir yanlarıyla
Çarşafımsı bir sükunet,
Hafızası anlık derinlik…
Güldüğü zaman ömrümü ikiye katlayan
Ağladığında dört'e bölen sevgili
Topla beni aklında
Yüreğinden hiç çıkarma olur mu!
Ensar Cevval
Üsküdar Temmuz 2014
Hatırlarmısın bilmem,
kör bir dilenci vardı Sirkecide
çok eskiden tanıdığımız
her para verişimizde sevinir
'Allah sevdiğine kavuştursun' derdi.
birşey demez gülüp geçerdik.
Suyun kıymetini bilirdi toprak
duysaydı, kuruyan damağın hasretini
görseydi, titreyen dudağın ıstırabını
hiç bırakır mıydı tatlı damlalarını
gözden düşen tuz sarılmışken dudağa.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!