Bir gemi yanaşır limana
bir özlem taşır,
bir beklenen;
bir öze dönüş
somon balığının hayali gibi.
Gece siyah örtüsüne bürünmüş
hasbıhal halindeydi yıldızlarla,
dinlenmiş vücuduyla heybetli
bir o kadar da kasvetli;
konular konuları açıyordu soluksuz
bulutlar terleyen yıldızların tenini okşayıp
Bir şansı daha olmalı yaşanılanların
saçlarını dağıtarak geçtiğini görmeli insan
en candan sevdiği varlığın;
bir ceylan gibi bahçe kapısından
ya da gözbebeklerinde sessiz
adımlarını dinlemeli toprağın sesinde,
Ne zaman sevdalanırsam birine
tatlı bir sızı gibi ellerim karıncalanır,
kelimeler dudaklarımda büyür
özlemle atılmayı beklerken dudaklarımdan
sonra buz olup avuçlarıma dökülür.
Bazen, aynalar, kızgındır bakışlarıma
Dar sokaklardan geçerken hafif bedeniyle
Uğultulu rüzgar, sesi ile yokluyor penceremi
bazen bir ney sesinin yumuşaklığı
bazen de kırbaç şaklaması saklı
penceremde beslediğim saka kuşum
kanatlanıp uçmaya çalışıyor biçare
Bir yüreğe ateş düşünce
yüz üstü kapaklanır toprağa
toza, çamura bulanır, ayaklanır
yaralanır, kanar her yanı
ayıplanır..
Biz gerçekten iyi dosttuk;
iyi arkadaş
biz hesapsız sevdik birbirimizi
riyasız,yalansız duygularla
Islattık yanaklarımızı
Biz Anadolu'nun sert ikliminde
acımasız rüzgara yüzüdönük yürüdük.
Biz gelinlik kız boyu soğuk beyazlarda
yalınayak, bağrıaçık yürüdük.
bacasında değil; odasında duman tüten
kireç kokulu ocaklarda büyüdük.
Yüzüne, sabah güneşinin sarısı düşmeden
nöbet devreden meleklerin kokusu yaygın
hangi bulutu giydin ki üstüne
teninde gezen rüzgar şaşkın.
Gözlerin bir muamma; say ki
tatmadığım bir huzur bedenimde.
Ey canan!
Sana nasıl hitap etsem,
nasıl, nereye saklasam?
Gül desem, Bülbülden kıskanırım
Kelebek desem, bir günlüktür muradım
Güneş desem gece,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!