Her şeyin bir kıyameti vardır
Gündüzün gece,geceninse gündüz
Suyun ki karada tükettiği zaman
Yağmurunki kızgın kumu öptüğü an.
İnsan ki kıyametine aynalar şahit
Hiçbir şehir, İstanbul gibi güzel kokmuyor
Ramazan akşamlarında,
Hiçbir şehir İstanbul gibi Ramazan kokmuyor
İftar saatlerinde,
Çok şehir dolaştım; lakin İstanbul başka
Eyüp, Üsküdar, Ayasofya manevi bir alem
Her insan bir âlemdir,her âlemse bir insan
Bir âlem taşıyor rahminde bir aziz insan.
Bir kar tanesi uçuşur
Salına salına rüzgarın kollarında
Serseri dalgalar gibi kayıtsız
Ama sessiz…
Belki uzun bir yoldan geliyordur
Katran karası gözlerinde
Masum çocuk bakışlı gece
Hüznün doldurmuş tüm boşluğu
Hafızasını yitirmiş zaman
Duvar diplerinde gölge gölge.
Boynumdan alnıma yayılan esinti gibi
Kırk yaşındayım
Bir şehadet yüklenmiş gibi tüm aynalar
Saçımdaki aklarım omuz başında,
Yüzümde yorgunluk yer bakıyor
Bir serhoş adımı gibi atılmış çizgiler
Bir zirve gibi sislenmekte bakışlar
Kış, hiç sevmedi zayıflığı
çocukluğumdan bilirim,
sokak başlarında gecenin himayesinde
arsız pusular kurardı tüm sevimliliğiyle
gah mis gibi kestane kokusu
gah fırın duvarlarından sızan ekmek buğusu
Gece çöktüğünde yalnızlıktan korkuyorum
karanlığın, penceremden bakışını görmekten,
yıldırımların, her çakışında yatakta büzülmekten,
korku anında Allah'a yakarışı unutmaktan korkuyorum
bir gün sahipsiz kuytu bir köşede ölmekten,
ateşler içinde yanarken ya da nefessizken,
Hani başımda gezen bulutlar
saçlarımı yıkayan yağmur
tenimi okşayan rüzgar
Hani yüzüme gülümseyen güneş
sırtımı dinleyen duvar
Her geçen gün biraz daha yalnızlaşıyorum,
geriye dönüpte yad ettiklerimden.
Çocukken, sabahın ilk ışıklarında uyanır,
ebeveynlerim, sabah namazını kılarken
pencereden, cıvıldaşan kuşları seyrederdim.
bir şarkı mıydı cıvıldadıkları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!