Bana bir çocukluk verin
İçinde yoksulluk olmayan
Bir pantolon ve gömleği olan
Bir zenginlik verin
Boş alanlar bırakın
Sonbahar, hüzün çiçeğidir yaşamın
yaşlanmasıdır insanların, ağaçların,
yaprak dökmesidir dalların,
ağarmasıdır saçların,
eğilmesidir dalların, bellerin,
damarlarından suların çekilmesidir
Gönlümün şirazesi kayıyordu
Gözlerimden bakışın geçiyorken.
Tenime zifiri gece akıyordu
Göğsümde gözlerin kapanıyorken.
19 Temmuz 2004 Üsküdar
Geceler koynunda saklar acıyı
Başını çevir/sen göklere
Yıldızlar inecek omuzlarına
Ve ışıktan madalyonlar çeşit çeşit
Simsiyah bulutlardan geçen hayalin
Çocuksu bir masumiyetle başladı
çocuksu bir bakış
ve yumuşacık bir dokunuşla
Üsküdar Camileri,
iç içe geçmiş sokaklar,
Arnavut taşlı yokuşlar;
Rüzgar, deli deli esiyorsa
Fırtına, kopmuşsa zincirinden
Orman, ağacı
Ağaç, dal'ı
Dal, yaprağı tutabilir mi avuçlarında.?
‘’Doğduğum şehir Özalp’e ithaf ediyorum’
Yalınayak yürüyorum
Yalın vücut düştüğüm topraklarda
Tarifsiz bir özlem
Kederli bakışlar ile izliyorum
Çocuk kahkahalı sokakları
Uzanıp tutasım geliyor siyah bulutları
Sıkıp sıkıp içimdeki yangına
Uzanıp tutasım geliyor siyah saçları
Süphan dağının eteklerinde
uyuyan mavi dev,
kıyısında melikeler dinlenmiş.
İki belirgin beni, teninde
biri, nemrut, uyuyan alev.
biri, akdamar, aşıklara ödev.
Kuytularda kalmış bakir güzellik
Masmavi çarşafının üzerinden
Tarih emzirmiş güzellikler harikası diyar
Acı,hüzün ve sevinci gizlediğin sularında
Baştan aşağı sana büründüm ey sevgili!
En yüksekten güzelliğine şahit olurken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!