''Akdamar Adası'na ithafen''
Ah Tamara! ..
yorgun dalgaları en iyi sen bilirsin
mehtapsız gecelerde usulca ağlayışları
bir sen dinledin turnaların serenadını
Saçlarımın uçlarında akasya çiçekleri
belli ki kök salacak
zeytin tadına sabah çiği düşünce
biliyorum
hüznüne yatacak
yirmisinde filizlenenler
Bugün maviyi seyrettim Çamlıcadan
kırışmıştı her yanı, balıkçı teknelerinin-
önünden kaçan balık sürülerinden
koca bir gemi, ütüler gibi geçince üzerinden
yaşlı yalıların çığlıklarını duydum bu yükseklikten
Yağmur yağdığı zaman
Annem hep ağlardı.
Kimbilir ne derdi var göklerin
Üstümüze ağlıyor derdi.
Çocuklar vardı, kuşlar gibi cıvıldaşan çocuklar
yüzlerinde su gibi duru, saf bir parlaklık
okşamak için avuçlanırken yanakları
güneş tutulması sanırdık oluşan karanlığı
güneş sizden mi çalmıştı parlaklığını
sizden mi koparmıştı sıcaklığını.
Kapkaranlık bir geceye düşmüş nur
bir cennet bahçesi miydi saklandığım yer?
ve, bir tıkırtı; huzur veren zamanların başlangıcı
bir damlanın yaprağa verdiği huzur.
Aydınlığa açarken gözlerimi, ağlayarak
İçimden
Ta derinlerde bir yerden
Bir tat yayılır dilimin ucuna
Bir ürperti geçer üzerimden
Kanat çırpışı gibi kuşların
Sen bir kum tanesisin
bense bir istiridye
sevgimle seni öyle saracağım ki
adına İnci diyecekler.
Aşk, her yaşta güzeldir
onbeşinde saf, çocukcadır
içinde birşeyler vardır tarifi olmayan;
yirmisinde şımartılmaya gelmez
bir kaptırırsan anaforuna beynini
gerisi, bir yastıkta kocayınlı temenni
Aşkı sordular,
Canbazın ip üstündeki dünyasıdır dedim
o muhteşem büyülü dünya;
kendine inanmışsan,
varacağın yere inanmışsan,
ayaklarına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!