Kızgınlığım ne sana ne de kadere
Günahımızı aldılar boş yere
Sağım uçurum solum dere
Gülmez, kaynar kazan gibi yanar içim!
Yürüyorum bir dala tutunmadan
Parlak seçkisi umuda tutsak
Şifaya gark olmayı bekleyen,
Yıldızlar aksakallı yorgun
Uykusu taze ferik, fermanı kılıçsız!
Ay sıcaklığında yeşeren kapısı açık
Çiçekleri olan evleri başka severim
Benim için sadece samimi olması
Evin iki odası beş olsun aldırmam
Ekmeğinin ucu yanık olsa da olur!
Paylaşmayı biliyor mu ona bakarım
İnsan coşacak kinlenecek, öfkesini kusacak
Bağıracak, yerinde tek yumruk olacak,
Ülkenin en acımasız sisteminin çarklarına
Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır!
Başımı koparsa, kollarımı kökünden kazısa,
Söz susma!
Hangi geceye sığar gözyaşımız?
Hangi el omuz verir?
Sırtımızdaki çuvala yüklemişler
Memleketin yetim kimsesiz
Sen beni çok iyi anlarsın biliyor musun?
Gecelerle konuşur susar dudaklarımız
Ona sorsan, güzel anlatır coşar halimize
Ah kalbim ah bir bilsen ruhu teni bizi.
Susadıkça susar, doymak zor sevgi seline
İçimde kabarır öfkeli rüzgâr
Kapımda ötüyor bir deli boran
Hangimizin içinde yok ki?
İyisi şeffaf, kötü karalı
Çınar ağacı gibidir asırlık
Yeşersin daima binlerce kez çoğalsın
Her defası mevsimde sevgi dalı kurumasın
Aşkımın kokusunu içine dökün!
Asırlık olsun, bu aşk kutsal!
Sılası gözde mekân olmuş
Yüreği katmer bakışlı
Tene yâri hapsetmek aşka yakışmaz
Ruh güler yüzlü tende
Harman yeri.
Bekletme yol ver gidelim buralardan
Serileyim soluna bakmadan
Çekip gitmek istiyorum
Itır kokusunda kıtmir uyansın
Yediler sofrasına konuk oluyor aşk
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!