Bahtı şirince olup da kadere küskün hallerim
Kokusu gecikti diye esen rüzgâra seslendim
Öfkemi narda, sevgimi mektuplarda gizledim
Er kişi beklerdi meydanda, kuyuda mı saklandın?
Perme perişan diyordum ama, küskün bakarım
Bugün çok istiyordum sana gelmeyi yâr!
Karanlık günleri geride bırakıp,
Geçmişin hüznünden kaçarak,
Acıların tüm sayfalarını koparıp gelmek
Sensiz yaşadığım fırtınaları aşarak,
Gör ki gözleri, nasıl dönmüş yakar erdemini
Hele ki vicdansız bir yürekte var olduğunu bil
Şaşırır yönünü, yıkar bendini kalbi korkunç kişi
Gururlu itibarını, değerli nice eserler yok edilir
Üstelik yalnızca kendini, kötü ruhunu düşünür
Ölüm gelirse yenilgiye yenilir,
Diyebilirim,
Hiç kimse dinlemese de sözleri,
Katran karası yalnızlığı, kimsesizliği korkusuz doğuran ana!
Binbir hisler, mahşeri zehir zemberek
Billur ırmak suyuna kanmış
Tatlı Cennet’ine inanan
Neşeli mavi kuşlarıyla kuşatan
Samimi inanmış bir kalbi incitmek!
Esanslar dökülü güller savuran
Kasım ayları gelince filiz
Püsem püsem, yağmurlar
Sesim, sırlar kervanında Fırat
Kalbimin eşiğinde, parlar püren
Eşsiz aroma, misler kokar
Ruhum Rabbim!
Niceleri gelip geçiyor
Sonumuz nereye?
Rabbim!
Dinlerken yazarken,
Zaman, zaman aklıma mukayyet olmak adına
Samimi ruhum inan, uykusuz dünyanın ötesine
Bu acılardan kurtulmak adına, sadece sessizce
Ve gövdesinden başımı ayırıp, sonsuza yol açan
Gönüllü tek başına, korkusuzca gidesim geliyor
Kum nehirleri arasında karargâhı
Kurar saati kaygıyla sabaha
Kara zindan kapısı değil, vurma
Yavaş ol akla gelen dur hele otur!
Bile bile lades oynamak bu
Ah kalbim yoksa sen değil de ruhum mu, çekip gitmek isteyen?
Amansız bir hastalığın pençesinde kıvranan,
Vakitsiz acıyla, göğe doğru uçmakta
Geçmemiş gibi kalbimde unuttuğu ateşin lekesi!
O bilmiyor henüz ölüyor olduğumu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!