Elbistan Ağıtlarından (İkinci Cilt Sayfa 256) alınmıştır.
Kapıderede kalan Halil Çavuşun ağıdı
Askerliğini çavuş olarak yapan Halil (Doğan) teskeresini alarak köyüne dönmüştür. Askere giderken aklında olan, Mehmet (Bölükbaşı) Ağanın kızı gönlünde yer etmiş, sevgisi sevdaya dönüşmüştür. Halil yakışıklı, babayiğit, sevimli, iyi huylu bir Anadolu yiğididir. Fakirlikten başka bir suçu yoktur. Dünürcü salan Halil, kızı alır. Alır almasına da, istenilen başlık parası kendisine değil, ağaya yakışan miktardadır. O dönemde başlık parası, Azraile can borcundan sonra gelen ikinci mecburiyetti. Halil; istenilen başlık parasını kazanmak için gurbete çıkmaktan başka çaresinin olmadığını bilmektedir. Kendi emsali, arkadaşı ve aynı zamanda komşuları olan Kadir Kaya ile kafa kafaya verip bir durum değerlendirmesi yaparlar. O günlerde yapımına yeni başlanılan Kapıdere tren hattının inşaatında çalışmaya karar verirler. O günkü adı kumpanya olan bir şirkette işe başlarlar. Kapıdere-Kadılı istasyonu arasında bir tünel inşaatında çalışırken, tünelden hafriyat taşıyan vagon Kadiri belinden kıstırır (sıkıştırır) ve ağır yaralar. Doktor, hastane nerde.. o zamanlar, Kapıdere çevreye yolu yolağı olmayan bir dağ başıdır. Malatya araştırma hastanesine götürülecek değil ya, yaralanan Kadir, bir çadıra yatırılır. Yarası tuzlu yağ ve soğanla emlenir, kırıkları da sınıkçılıktan anlayan biri tarafından sarılır. Bu olumsuz şartlarda, ağır yaralı Kadir vefat eder. Kadirin cansız cesedi, Büyük Yapalaka getirmek mümkün olmadığı için Kapıderede bir mezarlığa gömülür.
En yakın arkadaşını elîm bir kaza sonucu kaybeden Halil, çok üzgündür. Nişanlısı da aklına düştüğünde bir o kadar heyecanlanan Halil, başlık parasını kazanmaya gayret etmektedir. Ancak, başlık parasını tamamlayamadan, humma hastalığına yakalanarak o da vefat eder. Onun da cenazesi, imkansızlıktan Yapalaka getirilemez.
Bu acıklı olaya BüyükYapalak kasabasından Haşim Sezgin şu ağıtı yakar:
Kapıderesinde merkez kuruldu
Kürdü, Türkü bir araya derildi
Yapalaktan bir çift kurban verildi
Biri Halil, biri Kadir den varın
Kapıderesinde düştüm bir derde
Yanlarım çürüdü kuru yerlerde
Validem sorarsa Halilim nerde
Kapıderesinde kaldı den varın
Derdim çetin imiş ağrıyor başım
Yanımda yoğudu yarenim eşim
Hasretlik zor imiş Veli kardeşim
Ahiri hasretlik kaldı den varın
Kardeşlerim düğünümü çaldırsın
Deyzem oğlu bayrağımı kaldırsın
Validem de kendi kendin öldürsün
Halilin perişan halde den varın
Bir sene İzmire bir sene yola
Zayoldu emeğim döndü bir pula
Bülbül feryat eder şol gonca güle
Halilin gülleri soldu den varın
Hastayım çadırda yalınız yattım
Düşüne düşüne kaygıya battım
Nazlı nişanlıma hasiret gittim
Hasret kıyamete kaldı den varın
Kabrimi kazarken bir yağmur geldi
Deşilen kabrime hep sular doldu
Şehitler ervahı yanıma geldi
Şehitlere yoldaş oldu den varın
Mezarımı dağ başına kazdılar
Laht tutmadı çalı çırpı düzdüler
Kefenimin uçlarını çözdüler
Kefenin astardan sardı den varın
Nişanlım da beklemesin yolumu
Felek kırdı kanadımı kolumu
Açmadan soldurdu taze gülümü
Halilin gülleri soldu den varın
Genç yaşımda layık görmüş ölüme
Halilin gelmiyor öldü den varın
Gelir diye günlerimi saymayın
Öldüğümü Yapalaka yaymayın
Cenazemi gurbet elde koymayın
Ölüsü gurbette kaldı den varın
Sezginim feryadın arşa dayandı
Halilime uçan kuşlar da yandı
Yapalak ağladı yasa boyandı
Emir büyük yerden geldi den varın
Haşim Sezgin
Bu ağıt, hikâyesiyle birlikte, Elbistanın Büyük Yapalak kasabasından Haşim Sezginin oğlu Şerif Sezginin (1934) ağzından 09.03.2011 tarihinde Mehmet Gözükara tarafından derlenmiştir.
İletişim Telefonu 0535 372 37 53
Mehmet GözükaraKayıt Tarihi : 3.8.2011 11:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikmet YURDAER
TÜM YORUMLAR (9)