Tutuşan gönül evim teslim oldu aleve
Suzanın marifeti pervaneden kül kaldı
Bin bir emek vererek büyüttüm seve seve
Bülbülü avcı vurdu boynu bükük gül kaldı
Emekler sele gitti gözlere bulut indi
Sevip sevilirsen suçlu değilsin
Kıymetin bilmeyen kul mahcup olsun
Beli kamburlaşsın boynu bükülsün
Bülbülü ağlatan gül mahcup olsun
Yola baktım nice yolcu yürüyor
-Oğlum Hakan’a ithaf-
A anahtar B bakınca bilirdi
C candandı Ç de çulsuz, Hakan’ım.
D dağılmış börek gibi gelirdi
E ezelden esir, elsiz, Hakan’ım.
Tahlil-i hal
-Âdem Konan'a ithaf-
Aşk deyince iç geçirip âh eden
Hayali yıkmıştır kurmadan önce
Erken çöker yükü fazla her beden
Tecrübeyle sabit yormadan önce
Rahmeti bol Rabbim senden dileğim
Beni yanlış yazan yazar eyleme
Kimi ne bekliyor nerden bileyim
Cahilin elinde bizar eyleme
Edep mihengine vurdum arımı
Seher yeli ile gelse kokusu
Gönül hanesini yakmış sayılır
Selam salsa, kalmaz hasret korkusu
Süzüp gözlerini bakmış sayılır
Sabır çatlar ortasından bölünür
Elbistandan İstanbul’a
-Mükrimin Halil Yinançın anısına-
Bir şair olarak, ELMÜHAY (Elbistan Mükrimin Halil Yinanç Aile) Vakfı tarafından, Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinançın vefatının 50. yıldönümü münasebetiyle 25 Şubat 2012 tarihinde İstanbulda yapılacak olan programa davet edildiğimde, yaşanacak onca güzellikten habersiz, kabul ettiğim davette ne gibi sürprizlerle karşılaşacağımı doğrusu ben de bilmiyordum.
24 Şubat 2012 Cuma saat 16da hareket eden otobüsün içerisindeki yolcuların tamamı Elbistandan İstanbula giden davetlilerden oluşuyordu.
İstanbula sabah namazı vakti vardık. Namazı Eyüp Sultan camisinde kılmamızla başlayan İstanbul seyahatimiz, Bahçelievler belediyesinin verdiği sabah kahvaltısıyla devam etti. Kahvaltı sonrasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tahsis ettiği arabalara binilerek Topkapıya geçildi; program gereği, Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinançın Merkezefendi mezarlığında bulunan kabri ziyaret edilerek, Ali Sezer hocamızın Kuran tilavetinin ardından Fatihalar okundu. Bilahare, mezarlığın yanı başında bulunan Panorama 1453 fetih müzesine geçildi.
Şimdiye kadar görmediğimiz, bir başka görenin anlatmasını da abartılı bulacağımız muhteşem bir görsel zenginlikle karşılaştık. Hoparlörlerden gelen top sesleri, at kişnemeleri, savaş naraları ve nereye dönseniz sizi kuşatan bir savaş sahnesi...
Gönül köşküm yağmaladı nazlı yâr
Yakılmış yıkılmış örene döndüm
Gezdim gözlerimde yaş diyâr diyâr
Yürek pare pare görene döndüm.
Beklerim dağların sisi kalkacak
Arzular görürsün düşte
Ballanır uykun ballanır
Bırakma kendini düş de
Dillenir uykun dillenir
El değdi etek değmedi
İnsan var kediye yanar
insan var insana kıyar
Beni boş versem bile
Beni boş verme sen uyar...
Sevgi esas sevgi nüve
Teşekkürler
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar