Hoyrat bir el değse narin bir güle
Bağ değil bağbanlar ağlatır beni
Gönül bağlanmışsa bir sırma tele
Akortsuz divanlar ağlatır beni
Aklıma göç gelir Turna dendimi
Ağyar imiş dost bilerek güvendim
Dağ gibi yüreği yaktı köz etti
Derdim gamım bitti diye sevindim
Bir ikiydi seksen doksan yüz etti
Kuşlar kekmesinde taşır iken su
Ninni söyleyerek bebek beleyen
Dillere dökülür türkülerimiz
Kalbur alıp öllüğünü eleyen
Ellere dökülür türkülerimiz
Dem-be-demdir kültürünün harcıyla
Kumları kavuran aşkın ateşi
Bir ilkbahar doğum günü Leyla'nın
Yakar o gün bu gün çölün güneşi
Ondan dağılıyor ünü Leyla'nın
Şarkılara Leyla diye başlandı
Deniz girdi senin ile arama
Gözüm ırmak olup aktı Canan’ım
Sesin merhem olur gönül yarama
Hasret içerimi yaktı Canan’ım
Kader bizi yar başında ayırdı
Darende İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Darende Kültür ve Sanat Derneği işbirliğinde düzenlenen ve 21 Haziran 2012 tarihinde beşincisi yapılan “Şair Öğretmenler ve Şiir Dinletisi”ne davet edilenler arasında bendeniz de vardı. 21 Haziran öğleden sonra saat ikide dört şair arkadaşla -Kahramanmaraş’tan Mustafa Okumuş, Göksun’dan Mahir Başpınar, Afşin’den Haşim Kalender, Elbistan’dan Hanifi Kara- birlikte programa katılmak üzere Haşim Kalenderin kullandığı arabayla yola çıktık.
Daha kısa olması hasebiyle Büyük Yapalak üzerinden Darende’ye varmamız uzun sürmedi.
Şiir dinletisinin ev sahipliğini İlçe Milli Eğitim müdürü Necati Tarak Bey yapmaktaydı. Kendisi de bir şair olan Necati Bey, ilçeye geldiğimizi haber alınca, makamına davet ederek hepimizle ayrı ayrı ilgilendi. Program gereği protokol ziyareti yapılacağından, şair arkadaşlarla birlikte belediye başkanlığına geçtik.
Belediye başkanı İsa Özkan tarafından oldukça sıcak karşılandık. Tanışma faslında Elbistan’dan geldiğimizi söyleyince söz haliyle -7 Haziran’da vefat eden- Abdurrahim Karakoç’a intikal etti. Kendisinin de cenazeye katıldığından ve başbakanlık müsteşarı ile vekilimiz Mahir Ünal’ın ilgi ve alakasından bahsetti. Çaylardan sonra, birer de kahve içmeden bırakmayacağını söyleyen başkanın bu ikramını da kabul ettikten sonra müsaade isteyerek, kaymakam beyi ziyaret etmek üzere belediyeden ayrıldık.
Hükümet konağına vardığımızda kaymakam Mehmet Aktaş Bey’i, biz şairleri bekler bulduk. Aktaş’ın şaire ve şiire dair yaptığı güzel yorumlardan ve karşılıklı mütalaalarla geçen hoş sohbetten sonra izin alarak, Necati Bey’in görmemizi istediği Tohma çayı istikametine yöneldik. Havasından mıdır, suyundan mıdır bilemem, Darende’de her karşılaştığımız insan Yunus yüzlü, derviş gönüllü geldi bana.
Kanyonun bittiği köprü tarafından girdiğimiz Tohma çayı, ilk defa gören şairleri büyülemişti. Yaz-kış 22 C˚ sıcaklığındaki üç kudret havuzunun sıralanmış tahliye oluklarından akan su adeta Tohma çayına ha gayret diyordu… Çokça fotoğraf çektirip, uyandırdığı intibaı birbirimizle paylaşarak Somuncu Baba külliyesinin oradan çıktık. Tohma gezimiz böylece son buldu. Yanlış söyledim galiba, son bulan gezi değil, sadece bu bölümdü. Sağolsunlar, Necati Bey’in rehberliğinde “Hasan Gazi türbesi”ni/“Şehitlik abidesi”ni gezmek için arabalara bindiğimizde, Haşim Kalender “İkindi namazını kılsak da geziye öyle devam etsek! ..” dedi. “Az sabır hepsinin üstesinden gelir” sözüme rağmen, Kalender’in memnuniyetsizliği yüzünden okunuyordu.
İstemezük ruhu tekrar hortladı
Patrona Haliller isyan peşinde
Gezi eylemleri konsa da adı
Kalıçlar oraklar ziyan peşinde
Kodamanlar tutuştular el ele
Bir sevilen bir sevene
Gülerse bayram olmaz mı?
Ne fark eder gün, ay, sene
Dilerse bayram olmaz mı?
Aşkın külü kordan beter
Milli meselede ciddi beyanat
Verirken mideden atılmaz dedi
Kirlenmeden kalmak çok ciddi sanat
Bilerek çamura yatılmaz dedi
Fakir asker doğup talim etmekte
Dört mevsimin dördünde de üst üste
Ben ağladım gülüm yandı Gülenaz
Gâh aldığım gâh verdiğim nefeste
Ne söyledim dilim yandı Gülenaz
Her bahçenin akıbeti hazandır
Teşekkürler
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar