Açar mektubun koklarım
Yaprak benzer güle nazlım
Kurur çatlar dudaklarım
Bülbül konmaz göle nazlım
Sevgi karşılık mı ister
Kör nefsimin kısmetine
Bu Cihanda ölüm düştü
Resûl Nebi hürmetine
Âşıklara yalım düştü
Dünya devranı gözünde
Karakoç’un ardından…
Takvimlerin 7 Haziran 2012 tarihini gösterdiği gün, iletişim ve haberleşme araçlarının en çok bahsettikleri kişinin –o gün vefat eden- Abdurrahim Karakoç olduğuna şüphe yoktur.
Neden bu kadar emin konuştuğumu sorarsanız, hemen söyleyeyim…
“Abdurrahim Karakoç” ismi herkes için bir anlam ifade ediyor da ondan. Bir insanın sevenlerinin çokluğu, aynı şekilde sevmeyenlerinin de ne denli kalabalık olduğuna işaret eder de ondan...
Bir Anadolu yiğididir Abdurrahim Karakoç … Yiğidin, haksızların ve haksızlıkların hesabını -gücü ölçüsünde- bozacağını, her daim mazlumların ve gariplerin yanında yer alacağını düşündüğünüzde, sanıyorum siz de bu kanaate varmakta fazla zorlanmazsınız.
Karakoç’un vefat haberi sevenlerini hüzne boğmuş; çoğunun görmeden –şiirlerinden- sevdiği hayranlarını ağlatarak Ankara yolunu tutturmuştu. Yola dökülenlerin amacı, 8 Haziran’da Kocatepe Çamii’nden kaldırılacak cenazeye yetişmekti.
Aşkın çile verdi sevgin işkence
Nevbaharın geçti hazanın kaldı
Oysa sendin, sudan ekmekten önce
Ruhuma verdiğin ziyanın kaldı
Kıymetin bilmedin ahtı-âmânın
Sözün Hançer olur deler bağrımı
Benim yüreğimi taştan mı sandın?
Doktor nerden bilsin gönül ağrımı
Ağarır saçlarım yaştan mı sandın?
Gözler buğulanıp sözler tüterdi
Arılar uyanır çiçek filizler
Baharda yeniden saat kurulur
Bunu toprak, ateş, su, hava izler
Kitab-ı kebirde suret kurulur
Köpürür coşkudan suyun dudağı
Doğum çıplak ölüm yalın
Yalnız çile çekmesi var
Beden kocar kurur dalın
Mecbur yaprak dökmesi var
Tasdik olan hakikattir
Sevda dedikleri de akıl bırakmaz başta
Aşkı tarif edemem düşen kalır ataşta
Kim istemez kolunu dolayıp sarmasını
Sabırla bekliyorum bahtın ağarmasını
Bebek beklenirken ölüm tutulsa
Yaş olur gözlerde türkülerimiz
Aldığım haberden dilim tutulsa
Kış olur yüzlerde türkülerimiz
Yakınlık bilinmez uzaklaşmadan
Yangın yeri yürekte, allı-pullu sevdadan
Bir solgun beniz ile bir buruk dudak kaldı
Beklenmedik bir günde hüzün dolu vedadan
Soldu gülün ranası sararan yaprak kaldı
Sindi naza şiveye ayrılığın korkusu
Teşekkürler
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar