Yüzün kaç ayrılık eder
Hasretin kaç gece
Gözlerin kaç yakamoz
Tenin kitap kokusu
Gülüşün kaç şiir eder
Sanki bütün şairler, seni yazıyor
Adam; kimsin, hele otur anlat dedi
Kadın; tanışmadığın bir coğrafyadanım
Töreye tülbent atmış, zamansız sevmişliğim var
Rızasız gönülün zoraki sevgilisiyim
Kadın; dedi ben, ben, dedi
Duvağına ağlayan bin yılın gelinleriyim
Son zamanlar'da
Eski bir türkü, dolanmış dilime
Nasıl, kaptırıyorsam kendimi
Arada bir, adını'da katıyormuşum türkü'ye
İyi değilim bu günlerde
Senin yerine, kendimi unutuyorum
Haberin var mı?
Her gece tenine şiir yazıyorum
Zordur tenine şair olmak
Yürek yorgun düşüyor
Var mı? Haberin.!
Sol yanım üşüyor
Dızanîm tuyê herî
Ez cemidîm
Veşêre mın dî nava dılêxuda
Yek xeyalêmîn
Mırıne dî nava dîlêteda..
Seni görmeyeli şiire sığındım
İçime döktüm
Kabuk bağladım
Acılarımı Uyutmak için
Her gece yaramdan öptüm.
Ağırdır gönül yarası
Bir zaman sonra, alışırsın
Yüreğin mahkûm, sahibini bırakır
Yarayı, sevmeye başlarsın
Öpersin şımarır
Merhametle sarılırsın,
Sen bir sevda türküsü
Bense anlamını yitirmiş birer cümleyim
Gözünü seveyim çok şey bekleme benden
Şimdi baştan aşağı yarayım...
Kemanın her bir teline
Maviyi yükle
Kurak yüreğime maviyi çal
Yüreğim son bahar
Belki; mavi bir papatya açar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!