Epey soğudu havalar
Gidişin kapıda duruyor, kış mevsimi gibi
Yalnızlık mı?
Sensizlik mi? Bilmiyorum
Bir üşüme tuttu beni
Ama kıştan değil biliyorum
Üstüne titrediğim
İkimizin türküsünü
Dile düşürdün
Radyoda yabancı bir adam
Yabancı bir kadına
Sıradaki türkü sana gelsin diyordu.
İnsan; dediğimiz,
Kendi kişiliğine bile, inanmayan
Hayatın realitesinden uzak
Doyumsuz bir yaratık.
Şimdi adressiz mektuplar gibi
İsimsiz sokaklarda
Kapı numarası silinmiş, adreslere savruluyoruz
Kim bilir;
Belki iadeli ayrılıklarda kavuşuruz..
İstanbul şahidimdir ki;
Saçların yağmurlu bir cumartesi
Ahh özlem kokuyor
Evladına yetim anneler gibi
Kadife hası teninde, papatya mevsimi
Çay bardağımda, dudak payı gülüşün
Bir serçe tünedi, koğuşun penceresine
Şimdi göz gözeyiz, aramızda dikenli tel örgü
Dokunsam kural ihlali
Mapushanede isyan sebebi
Gardiyanların cebinde yasak kelimeler
Voltada türkü tadında ıslık sesleri
Şiirleri bile; sarhoş edecek
Bir gülüşe sahipsin, kadın..
Sol yanım bir boşluk diyarı
İçinde bir at, dört nala koşuyor
Ruhum kırbaçlanmış gibi
Bu gece, çok acı esiyor rüzgar
Yağmur damlasını, ortadan ikiye bölüyor
Göğsümde, tam şuramda
Kim bilir; hangi coğrafyadasın
Hangi kentte
Hangi kasabadasın
Kim bilir; kimler gülüşüne aşık
Kimler gözlerine şiir yazıyor
Ve sen; bir ilkokulun bahçe duvarına
Artık ekmeğimi kuşlara bölüyorum
Payıma düşeni;
Siyah beyaz resmine banıyorum
Ah sevgili, zaman sensizliğin dilencisi
Yokluğa direniyorum
Yokluğuna esir düşüyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!