Zaman neydi..?
Taşıyamadıklarımızı
Sevgimizi
Korkaklığımızı
İçimizde biriken ayrılıkları
Dermansız yaraları
Çıldırasıya bir hüzün,
Bu gece.
Aşklar bölünmüş birer yabancı
Unutulmuş eskimiş sıfatlar
Yakamozdur acemi bir aşığın gözyaşları
Sığmıyor şiire...
Şimdi bir martının kanat çırpmasını bölüyoruz
Mavi gökyüzünde çığlık çığlığayız
O martının uçuşuna ayrılık yüklüyoruz
Şimdi tamda zamanı gitmenin
Adressiz mektuplar gibi
İsimsiz sokaklarda
Seninle Ahmed Arif'in
Şiirleri gibiyiz
Ben sana prangalı
Sen yüreğime otuz üç kurşun...
Bir coğrafyadan geliyorum
Ajans haberlerinde
Ölü ve yaralı sayısı henüz bilinmiyor
Ağustos ortası
Ağıtlardan bir hırka giymişim
İçim yanıyor
Vuruldum; baharın gelişi
Karanlık çökmüş bir sokağın
Fırıncı köşesinde
Vuruldukça; kanım sıçradı ekmeğe
Canım yandı
Kuşlar ağladı
Anlat xalo,
Siyabend xecê aşkı
Bir alaca geyiğin kurbanı mı?
Dengbêjlerin sesinde titreyen
Siyabend xecê aşkı mı?
Süphan dağı, serhed
Resimleri yaktım
Anıları da
Hatıraları da
Pencerenin önüne bir son bahar astım
Kapı eşiğinde apansız bir ayaz
Kurumaya yüz tutmuş bir yarayı yaktım
Gülüşümüz bölünmüş
Eski bir fotoğraf karesi
İstesemde artık öpemem seni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!