Bir şey var, acıdan öte bir şey
Şiir yazsam olmuyor
Türkü söylesem olmuyor
Bir dengbêjin çıplak sesi içimi delip geçiyor
Parçalanmak gibi bir şey
İçimde bir türlü halledemiyorum
Adı ölüm, rahmetle anılıyor
Ağıtla besleniyor
Göz yaşı ile süsleniyor
Bazı insanlara hiç yakışmıyor
Ne türkü'ye
Nede şiir'e sığmıyor..
Ah alın terim
Aynadaki kimliğim
Sen; kadın, kadim bir coğrafyasın
Biliyorum çok öldürdüler seni
Sen, hasat yerinde emeğim
Sana sevdalanmak, ciddi bir iştir çiçeğim..
Ah kadın bakışların çok derin
Göğüs kafesini hissediyorum
Acı çekiyor gibi yüreğin
Belli ki, sen, başka bir coğrafyadan gelmişsin
Göğüs kafesindeki acıya, razı değil yüreğim
Haydi bazı şeyleri takas edelim
Anne ben kaçağa gidiyorum
Barut kokusu ekmeğin tadı
Bir katırın sırtında umutlarım
Coğrafi yanlarım, yarınlarım yaralı
Bir yudum kaçak çay tadında
Göz yaşını merhametle öptüğüm
İnsanlıktan mahrum
İçi çürümüş
Hayatın derinliğini bilmeyen
Aptalların çağındayız.
Aşk;
Önce ince saz makamıyla başlar
Sonra türküye dönüşür
Sonra acı
Sonra yara
Sonra göz yaşı
Dalıp dalıp gidiyor bugün yüreğim
Küçük bir kasabının sarı yapraklar dökülmüş
Hüzünlü tren garındayım
Kendime yeni yolculuklar alıyorum
Ajans haberlerinde ölmüş çocuklar
Mevsim kontra, gün faili meçhul
Duydum ki, bu gece yola çıkmışsın
Gece uzun, sabahları pek ayazlı
Sabah burda olacakmışsın
Üşürsün sıkı giyinseydin
Aylardan kasım, parmak uçların narin
Bavula, bir çift eldiven koysaydın
Gülüşün; yüzüme, tenime çarpıyor
Ütsü başı yırtık, bir oyuncak sevinci gibi
Çocukluğum gözlerine koşuyor
Sana koştuğum sokakta
Yağmurla karışık kokun çiseliyor
Öyle bir rüyada uyandım ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!