Herkesin sesi vardı,
Benimse yankım
Duvarlara çarpıp geri dönen bir iç hesaplaşma.
Göğsümde bir arşiv:
İçindeki beni neden susturdun?
Belki de
Söyleseydin,
dilinde eksilirdi o kırılganlık...
İçimizde neler sustururuz?
Bir özür,
Tam zamanında söylenmeyen.
Bir teşekkür,
Oysa bir ihtimaldin sen.
Yüreğimdeki ihtilalin,
habersiz devrimcisi.
Monoton nefes alışlarıma
kalbimin sokaklarında
İmkânı olmayanlar yola çıktığında,
her adım bir meydan okuma,
her başarı bir zamanların imkânsızlığıdır.
Siper yoktu, üniforma yoktu,
Daha geceye çok varken,
karanlığa kim attı bizi?
Güneşi kim kararttı erkenden?
Geceye girerken yıldızları kim sakladı?
Mehtabı kim gizledi denizden?
İnsan çamur, insan et,
insan heves, insan nefestir...
ve kaybolur gider.
Bir damla kanın içinde saklı atlas,
Mayısa çok var daha
İşçi öyküleri dinlenmez bu mevsimlerde.
Adı geçmez nedense Ölüm haberi yoksa.
Mesleğinin farketmiyor... İşçisin Sen.
İş dışında kimliğinin değeri yok
Göz yaşlarından öpmemişler hiç.
Tuzlu acısını bilmeyen eller,
sessizliğini de duyamamışlar.
Dilinin ucunda yarım kalan sözlerinin
boğazında taşlaştığını görmedikleri gibi.
Sessiz bir bitiş…
Gözlerimin önünde, rengi solmuş bir fotoğraf gibi
vedaların ağır pususu ve dudaklarımda
yarım kalmış cümlelerin soğuyan nefesi.
Her adımda, bir kapı kapatıyor sanki.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!