yüreğime sakladığım en yalçın dağları ülkemin
bir deli ırmak gibi yükseklerden çağlayarak
bahar kokusunu alır düzlerden ve taze açmış umudu.
alır, taşır, bayram çocukları gibi yanıma gelir koşarak.
o çobanlarımın türküsü var ya çobanlarımın.
onlar gibi işte, bir ateşin kıvılcımından fırlayarak.
idare-i örfi’den, sıkıyönetim günlerine ….
33 derece boylam, kırk derece enlem
haydi komşular, koşalım hemen
kan gölüne dönmüş üniversite bahçesi
yerlerde sürükleniyormuş talebe cesetleri.
Eğer ortada yargının bir kararı varsa eleştirmek elbet bizim burnumuzu dayayacağımız son çizginin ötesinde kalıyor ve susmak gerekiyor. Herhalde ilgili ceza yasasının ilgili maddeleri böyle bir hükme varabilmesi için yargılayan makamların eline yeterli ölçüde dayanak vermiştir ki böyle bir karar alınabiliyor . Yargı haklıdır yani bu kararı almakta diyelim ve bu konuda sitenin başını derde sokmayalım.
Ancak bu durum; bir vatandaş olarak olayın yani ilgili yasayı oluşturan zihniyeti, onun mantığını değerlendirme hakkımızı elimizden alamaz her halde. Bir ortam düşünelim. Ve bu ortamda da belirtildiğine göre onbini aşkın eli kalem tutan, bende şairim, yazarım yürek taşıyorum diyen kişinin ikiyüzellibini aşkın şiiri yada yazısını paylaşıma sunduğu bir ortak alan. Ve herkes en azından kendi bir tek dizesi için binlerce kişiden bir değerlendirme, bir yorum beklentisi içinde. Yani bunun için üstelik bir emek ve zaman da harcayarak yapıyor bu işi. Yani kişiler bir anlamda kişilik haklarını bu şekilde kullanmaya çalışıyor. Ne güzel güllük – gülistanlık bir havada baharı yaşıyoruz derken içimizden biri birden ortaya çıkıyor ve bağırmaya başlıyor: Bu ortam içinde; 10000/1 kişi, 250000/1 metin içinde yazdıkları ile benim haklarıma tecavüz etmiştir yada hakaret etmiştir yada bir şekilde benim yargıya başvurmama ortam ve olanak sağlamıştır. Hakkı var mı buna, var elbette? Hukuk burada üstünlüğünü göstermeli ve o kişinin her türlü mağduriyetini engellemeli. Bunun için olaya neden olduğu iddia edilen ve muhatap olabilecek diğer tarafta gereken cezayı görmeli. Yani “adalet yerini bulmalı”. Ama bunu yaparken de diğer 10000/9999 kişinin, 250000/249999 dize yada cümle yada kelimeden beklentilerini, amaçlarını mağduriyete uğratmadan.
Böyle bir örnek olay için vatandaşın “kurunun yanında yaşta yanar” diye bir avuntuya sığınmasına yada “biz neden çekiyoruz bu işin günahını” şikayeti ile sızlanmasına engel olmakta sanırım hukuk biliminin kuralları içinde vardır. Ve yukarıda örneklemelerde kullandığım matematik değerlerde, göz ardı edilmemesi gereken bir başka bilim dalının içinde vardır ve gözardı edilmemelidir.
tutunamayan bir yan var yaşama karşı içimizde.
senin, benim hepimizin çok iyi bildiği.
ama cinayet bakışlı gözlerin hepimizden iyi gördüğü.
ve kararını tereddüt etmeden verdiği
saate bakmadan .
ve kollarımızın çırılçıplak kaldığı,
Bilmiyorum şimdi kaç saat sürdü,
büyükada’nın büyük turu.
Mevsim kıştı, ben hiç üşümüyordum.
Terkedilmiş mezarlıklar arasından yürüyorduk.
Yetimhanelerin ve yaz konaklarının.
Mevsim kıştı, sen hiç üşümüyordun.
yapayalnız oturmuş,
kimsesiz gibisin.
görmüyor gözlerin
önünde bin demet lale…
oturduğun tahta sıra,
akşamdan mı kalmış ne.
sen kuyruklu yıldızlara isim olacak kadar
şiddetli ve tozu dumana katan
ve tüm evrenime kafa tutan
bir aşksın.
önce fırtınalara, sonra yıldızlara
asılacak elimdeki bütün fotoğrafların.
içimde renk değiştiriyor zaman
anlatılamaz bir beyaza dönüyorum.
bastırılmış ve yorgun uzatma mevsimindeyim.
kararan yağmur bulutlarına bunu anlatıyorum,
yusufçuk kuşlarımın ağızlarından.
bu sabah dinlediğim o şarkıyı,
sen söylemiyordun da kimdi söyleyen.
hani yeni kalkmışım yataktan
tam yüzümü yıkarken….
daha ilk nefesi çekmemişim sigaramdan.
demleyeceğim çayın rengi
belki sevmiyordunuz sizler, nerden bileyim
bu mevsimde kar altında açan kardelenleri .
onun için koklamak istemediniz
her sabah kapınıza bıraktığım çiçekleri .
kar hepinizin vazgeçilmez çocukluk oyuncaklarıydı.
kim bilir belki bir kardan adamdan sevgiliniz bile vardı.




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...