“duvarda bir çiçeklik, içinde kuş sesleri
dışında bahar kokusu, bahar renkleri “
bu fotoğrafta ben çıkmamışım,
oysa ne güzel de poz vermiştim.
şapkamı yana yatırıp,
zorla kolundan tutup çıkarsam dışarıya
ıslık çalmasını öğretsem,
bildiğim türkülere eşlik etmesini.
oturup deniz kenarında tek başına
kayalardan ayaklarını denize sallamasını,
güneşe karşı yumarken gözlerini
siz bilmediğiniz bir şehirde kaybolun biraz.
biz gül koklayıp çiçekçi vitrinlerinden
saçlarımızı rüzgara boyayacağız.
imbatla telli, lodostan duvaklı
düğün-dernek yapacağız.
bir gölge bırakalım hiç olmazsa geride.
adı cesaret olsun.
avuç avuç, kana kana içtiğimiz
çöl ortasındaki hayatımızda
yalnız o asılı dursun.
içinizdeki devrimin,
kendi devriminizin ateşleri yani
ne Kübalı bir şairin dizeleri kadar uzakta,
ne de gemicinin görebildiği
ilk kara parçası kadar yakında.
onlar sizin ellerinizin altı,
Bu bayramın ilk sabahında, en erken uyanan biz olalım.
Biz olalım, penceremizi açıp, güneşle ilk göz göze gelen.
Sonra sadece bir solukluk dahi olsa hiç kirlenmemiş temiz bir hava arayalım-bulalım.
Bulamazsak o temiz hava biz olalım.
Bu bayramın ilk sabahında bize gösterilmek istenilenleri değil görmek istediklerimizi, duymamız istenilenleri değil, duymak istediklerimizi duyalım-görelim.
Sıfıra sıfır elde var sıfırdan başka
Söylenecek hiç bir şey kalmamışsa
Yaşadığımız aşklara,
Budala bir mevsim gibi bakakalırız ardından
Hüzünlerimizin.
“önce elimizde bir fotoğraf vardır.
saçı sakalına karışmış bir yaşlı adam
elindeki bastona dayanarak zorla yürümektedir.
yol toprak, zaman nereye çekersen o
ve arkada görünen başı dumanlı dağlardır.
yaşlı adam yıllar önce bir gece yarısı
sana şimdiye kadar,
hiç şiir yazmadım diye sitem etmişsin bana.
demek alıcı gözle bakmıyorsun yazdıklarıma.
benim yazdığım her şiirde
benden bir sitem saklıdır sana, görmesen de.
hüviyetimi bulutlar almıştı elimden,
yağmur kaçağıydım.
firardaydım .
kurtlar sofrasında sırtlan payını ben almıştım
aslan payı korkunun krallığına düşmüştü.
kıskanmıştım.




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...