Cevat Çeştepe Şiirleri - Şair Cevat Çeştepe

Cevat Çeştepe

süzme yoğurdu ben söylemedim,
hanginiz getirdi.
tertemiz örtü, porselen tabak,
cilalı bardaklar.
salata, yeşillikler, antep işi.
bu ortaya karışıkta nereden çıktı.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

sarmaşıklar boğazımı sıkıyor.
sırtıma ördüğüm duvarlarda bağlıyım.
bir idam mangası gibi dizilmiş karşıma,
güzellik ve insanlık ve sevdam adına
hep sırtımdan saplanan hançerler.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

Çocukluğumuzdan ayrı kaldığımız günlerde
Gökyüzünün aynasını kırdık,
Yıldızları doğurduk.
Karanlıkta mum yaktık
Gölgeler sıralandı peşi sıralarımıza
Hayatı yanlış tanımaya başlamıştık bir kere.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

bu mektubu sana ben..;
bir intihar çiçeğinin solan rengiyle ateşlenmiş
dinamit fitilinden yazıyorum...
şimdi sesini sadece senin duyacağın ağır bir infilak olacağım...
bütün camlar, çerçeveler duracak yerinde
vazondaki çiçeklerden bir tek yaprak bile

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

çocuğun gözleri bilemedin sekiz-on yaşında
belli ki tam sorup öğrenmenin çağında
sordu; yaşı kadar büyük bir merakla
nedir bu, tam üstümüzde
kuzey-güney yönünde
bir ince siyah çizgi.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

sokakların karşı kaldırımlarında
ve apartman girişlerinin
aşınmış merdivenlerinde
içimdeki ben, beni benden kaçırır.
nerede görsem kendimi,
tanımamazlıktan gelirim.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

caddelere yeni yol şeritleri çekiliyormuş,
beyazlarını zaman silmiş eskilerinin yerine.
bulutaltı taşkını birkaç damla gözyaşı
birer nokta olup düşüyormuş üzerlerine.
işte o an ne oluyorsa oluyormuş bizlere,
canımız düş denizine dalmak istiyormuş

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

sana küstüm
belki sana değil de,
her akşam yakana taktığım çiçeğe.
ben küstüm mü fena küserim
belki sana değil de
başka bahanelere …

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

yaylı sazlar için:
gökyüzünün bulutsuzluğunda her mavi ateş kırmızı.

ellerim yanıyor, yüreğime bakmıyorum bile
bir kuş konuyor birden gözlerimin önüne
daha önce hiç görmediğim, sesini duymadığım …

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

kenar mahallelerde yoksul çocuklar
çöpe atılmış havuçları toplar,
manav dükkanlarından....
ve ellerini sokarlar
ölü bir göz gibi kendilerine bakan
ateşi çoktan unutmuş sobanın içine.

Devamını Oku