Bir şey vardı,
Adına güven dediğim.
Ne yazık kimse kalmadı,
Ardımda güvendiğim...
Yalanmış...
Dünya dediğin,
Yanında emekliyordum.
Sakın kalkma gider diyordum.
Lakin sen gittin ve ben yürüdüm.
Anladım ki yokluğunda hemen büyüdüm...
***
Yanında sevinçten ağlıyordum,
Yazık ki yokmuş kıymetim.
Zaten bu yüzden kopmakta kıyametim.
Anladım ki yokmuş değerim.
Bu sebepten her zulme boyun eğerim.
Vaktiyle neyim var neyim yoksa,
Hepsini sana verdim.
Demek bitti öyle mi?
Artık sen yok musun?
Yani bir daha olmayacak mısın?
Başımı dizine koymayacak mısın?
Demek güneş battı öylemi?
Artık yoksun...
Ve ben hiç olmadığım kadar özgürüm.
Olmadığın için artık bana kızamazsın,
Ellerini benden çekemezsin,
Sevmediğini söyleyemezsin mesela,
Beni kendinden itemezsin,
Bir türlü anlamıyorum sevgili;
Madem hiç yoksun koca şehirde,
Nasıl böyle çoksun şu küçük kalpte.
Madem kimse bilmiyor yerin yurdun nerede,
Ben nasıl görürüm seni, baktığım her yerde.
***
Yoktum ben...
Ne içeride ne dışarıda.
Olmadım hiç,
Ne orda ne başka diyarda.
Görmedi kimseler beni,
Ne düzde ne bayırda.
Senden giderken biraz uzaklaştığımda,
Aşkta gurur olmaz deyip dönüyordum.
Oysa dönerken attığım her adımda,
Gurur değil onurmuş tükenen bilmiyordum...
Kapı kapı dolaşıp seni aradığımda,
Sana aşkı anlatmaktan,
Beni anlayacağını sanmaktan,
Mutluluğu sende aramaktan,
Ama bulamamaktan yoruldum.
Üzülme...
Sana sevgim hala çok.
Lakin bilesin ki;
Artık gelmeye vaktim yok.
Yanlış anlama,
Yollar uzak olduğundan değil,
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim