Gurbete gidince ey deli gönül,
Sılada kim ağlar nerden bilirsin?
Sanırsın yad elin her çiçeği gül,
Hal gurbet elde niye kalırsın?
Dağlar aramızda sıralı durur,
Gönül geldim bak karşına,
Gerek var mı ki arşına?
Ateş düşerse çarşına,
Görürüm halini senin.
Muhabbete meyl edince,
Gönül gözü ile bakın hayata,
İhtiyaç duymazsın, inan ki kata,
Gerek yok, gemiye, vapura yata,
Ferahlarsın sende gönül gözüyle.
Hoş görünür, insanları sevince,
İyi ki dünyada eş seçtim seni,
Güzel ailemin direği sensin.
Senin gibi kimse sevmezdi beni,
İnan ki dünyada sen bir MELEKSİN!
Büşra Nisa, hem harika hem güzel,
Böyle gurbet eller, senden uzaklar,
Çekemedim, çekilmiyor sevdiğim.
Sana yazacağım çokta kaleme,
Dökemedim, dökülmüyor sevdiğim.
Sevgin ilmek ilmek sarmış gönlümü,
Ne hayatlar gördüm, nice insanlar,
Boş yere akmasın, boş yere kanlar,
Sağlıkla, huzurla yaşasın canlar,
Eğer ki insanlar ibret alırsa!
Her dem sözün söyler, insanı kâmil,
Kime dost dediysem, terk edip gitti,
Bu terk ediş benim canıma yetti,
Kalmadı mecalim, ümidim bitti,
Dost dediklerim bak yıkıp gittiler.
Kimseye diyecek sözüm kalmadı,
Selam verip girsem, kahve içmeye,
Gönül dost istiyor, kahve bahane!
Dert ortağı bulup, derdin açmaya,
Eğer varsa dostun, olur şahane!
Uzak ya da yakın olsun, fark etmez,
Binerdim atıma, çıkardım dağa,
Sıcak bazlamayı banardım yağa,
Çevremde derlerdi, Hüseyin Ağa,
Şimdi bir merdiven çıkamaz oldum.
Yorulmak bilmezdim, enerjim çoktu,
Ne güzeldir, ferdin haddin bilmesi,
Bir selam vermesi, selam alması,
Ölçüyü bilerek orda kalması,
Hoş olur bunları yapması inan!
Sözünü söylerken ölçüp tartması,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!