Bir dolabın içindeyim,
Yetmiş iki gündür.
Anahtar deliğinden sızan ışıkla
Zamanı ölçüyorum.
Nasılsın dedin.
Sustum.
Çünkü kelimeler,
Senin sesin kadar nazik değildi.
Nasılsın diye sordular,
Bir otel odasında uyandım o sabah,
Perdeyi araladım,
Güneş değil, bir boşluk sızıyordu içeri.
Bir rüzgâr geçti yüzümden,
adını unuttum, kokunu değil.
Sesin kaldı duvar diplerinde,
bir çocuk ağlıyordu, belki bendim.
Sen gittin.
Sebepsiz.
Sebepsizlik, en büyük sebepti belki.
Ben kaldım.
Kalmak, gitmekten daha uzun sürdü.
Sen gittin.
Ne bir teşhis koydun gidişine,
Ne bir reçete bıraktın ardında.
Kalbim, bir poliklinik gibi şimdi—
Her gün başka bir acı,
Bir ses bıraktın içimde,
taşın kalbini çatlatan bir ses.
Ne kadar unutsam da,
aynı rüzgârı esir alır her cümlem.
Şair kardeş şiirlerin,de daima birleştirici olmanı türk milletinin inaçlarına saygılı kelimer sarfetmenizi arzu ediyorum yeteneklerinizi doğru kullanırsanız inanıyorum çok güzel şeylere imza atarsınız sygılar