Bir duvarın dibindeyim,
Adımı unuttum.
Sesimi de.
Ama hâlâ bir anne sesi gibi
Bir martı çığlığıyla başladı gece,
Boğaz, içime aktı usulca.
Sen, Galata’nın taşlarında yürüyordun,
Ben, gözlerinde bir şiir arıyordum.
İstanbul,
Demirden bir geceydi,
Karanlık,
Ama yıldızlar vardı içimde.
Bir gardiyan geçti,
Bir gün, hiçbir şey olmamış gibi
çekip gittin.
Ne bir teşhis koydun,
ne de bir otopsi bıraktın ardında.
Kalbim, bir patoloji raporu gibi sustu o gün—
Eksildim
Bir masa vardı, kimse oturmuyordu.
Bir bardak su — yarıya kadar yalnız.
Ben mi içmiştim, zaman mı buharlaştırmıştı beni, bilmiyorum.
Rüzgârın bile sustuğu sokaklardan geçtim,
taşların hafızasında kaldı ayak izlerim.
Bir ülke eksildi omuzlarımdan,
bir çağ sustu — adı özgürlüktü.
Bir vapur geçiyor Boğaz’dan,
içinde sen varsın,
ama ben seni en çok
gelmediğin yerlerde bekliyorum.
İstanbul kalabalık,
Gözlerinle başladı her şey.
Bir pencere gibi açıldım sana,
Ama dışarısı değil,
İçerisi üşüyordu.
Gecenin en sessiz yerinde
bir cümle düştü dilimden:
"Biz, tamamlanmamış bir halkız."
Sen sustun.
Ben sustum.
Dağlar konuştu aramızda.
İstanbul dedin mi,
ben seni hatırlarım ilkin.
Bir vapur kalkar içimden,
köhne, yorgun, ama inadına umutlu.
Sen, rüzgâr gibi geçersin Galata’dan,
ben, yüreğimi koyarım kaldırımlara.
Şair kardeş şiirlerin,de daima birleştirici olmanı türk milletinin inaçlarına saygılı kelimer sarfetmenizi arzu ediyorum yeteneklerinizi doğru kullanırsanız inanıyorum çok güzel şeylere imza atarsınız sygılar