Şimşek
ve kıvılcım
ve çürük yumurta kokusu
ve yokuş aşağı
ve yukarı mahallenin yan sokağını andıran
ve yan yana
Son banliyö treninin de kapandı kapısı…
Umutsuzca dağıldı yolcular
ve aynı gıcırtı
ve aynı düdük
ve neden ayrıldıklarını bilmeyen iki sevgili
Son günün akşamıdır o
ve yağmura çamura bulanıp
ve çapkınlıkların etrafında kimbilir kaç tur dolanıp
ve iç çekişlerimizi hiç çekememezliklerine yanıp
ve yine de kan içip
ve kızılcık hoşafına ekmek banıp
Son kozunu oynuyor geçmişin kalıntıları
ve dozunu kaçıran yine aynı hikaye
ve tozunu şimdiden aldığım beklentiler var
ve en yozunu bile aradığım karanlıklardan
ve dipsiz kavanozunu kırdığım dünyadan
ve sürekli haykırdığım isyanlardan betersin…
Son bir mektup aldım geçmişin buğusundan
ve kalbi kırık
ve buruk sözcüklere takıldım
ve manasız
ve anlamsız
Ruhumun tüm sevinmişliklerini son sabahıma bırakacağım
Biliyorum,
Bir daha hiç gülmeyecek
ve gülen gözlerinde gülmeyi öğrenen gözlerim
ve anlamsız sözlerim hiç söylenmemişcesine üzülmeyecek…
Sırası gedikçe kapandı mahkumiyetin hür iradesi
ve sonrası geldikçe sırası için kaçınıldı
ve yanıtların muallaklığı
ve allak bullaklığı içinde kaldı bütün barizlikler…
Üstüne üstüne gittikçe elbettelerle budak verdi
Adında saklı hüzün
ve aklımda gözünün rengi
ve her adımda yasaklı duygular
ve sözün bitmeyeceği yerlerde
aklını başından yitirmiş bir yalnızlık…
Demiştim sana
Serabımsın
Şarabımsın
Her yerde göreceğim seni
Uzaktan da olsa
Kaçamak saatler yerinde sayıyor
Başıboş karışıyoruz hayata
Delidolu ve anlaşılmaz sözler var ifadelerimizde
Kadehler yetmiyor
Bir dolu şarap içesimiz var yağmur altında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!