Sana açılan perdede sahne alıyor hayatın
Köhne dayatmalar refakat ediyor sana
Senin senaryon değil oysa bu, biliyorum…
Kimbilir kaç kulaç atmışsın yaşamın dalgaalrı arasında
İşittin mi rüzgarları?
Hangi tınıdalar
Belliki baskı altındalar
Senin gibi
Estikleri yerden tek bir haber yok
Sus pus olmuşlar
Destelenmiş yapraklar
Bestelenmiş rüzgar uğultularıyla
İçten içe sen
Sevinçten şakıyan kuşlar
Üstelenmiş bir sevgi benimkisi
Listelenmiş arzular
Serpme meze tabakları gibi dağılmış bulutlar gökyüzüne
Bize gelmez dibi görünmeyen rakı bardakları
Halimizden sormasınlar
Yormasınlar artık beklete beklete
Geldi mey zamanı
Çığ olsun çığlıkları çınlayan kadehlerin
Serince bir akşamüzeri ürpertisi tadındadır senin aşkın
Doyasıya
ve yeterince kavuşmaktır
ve dolu dolu
ve bir dolu duyguyla alırsın içine…
Bütün kır çiçeklerinin
ve gelinciklerin ötesindedir bu aşk,
Yalnız
ve yapayalnız da yaşanır;
Sensiz asla…
Sevgi çiçeklerinin tohumlarıdır ekilen
Dökülen birkaç damla gözyaşı
Eğilip bükülense yüreklerimizdir
Gerçektir aşkın tüm his kıpırtıları
ve kırıntılarıdır tüm buruklukların…
İnan saymadım;
Kimbilir kaç gün öncesinin birkaç gün sonrasıydı…
Adım adım yaklaştı kalbim sana…
Yanılmadım, evet; O’ydun…
Kırılmadım, sözsüz serzenişlerine,
Adım gibiydi anının anlamı çünkü…
Sıkıldın biliyorum,
Sıkım sıkım sıkıldın
Tıkıldın kaldın sıkkın hayatının içine
Canın sıkkın sıkkın yıkıldın
Takılın kaldın sıkkınlığına
Bıkkınlığın oldu sıkkınlığın
Susamdır tatlandıran simidi
ve aç karnınla
ve kaç kuruşa aldığına bakmadan
ve saç fıırndan pişkin
ve hafif gevrek çıkmış
ve altını biraz yakmış bir halde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!