Kalbin kan tutan gürültüsünde boğuluyorken ben
Bırak kabuk tutmayan yaram acısın her gün yeniden
Geleceğim diyorum sana, söz kimselere uğramam
Tuz göllerine attır beni eğer vazgeçersem senden
Hani
Aklımın sende
Gözlerimin yollarda olduğunu bile bile
Hatrın kalmasın misalinden
Nasılsın diye soruyorsun ya
Öyle uzun uzun anlatmayım kendimi
1-
Ben seni;
Değirmen taşında bereketlenmeye hazır Buğday tanesi gibi bekledim
Yaşanmamış bir hayat gibi sevdim
2-
Samimiyet çıplak olmalı
Okul yolunda komşu bahçesinde
Çocukluğumuzda çiğnemiştik toprağı
Bugünler için çiğnemiştik
Güneşi, eriten efsunlu ateşi
Erik ağaçlarının altında içmiştik
Yüreği sıcak sokakların ıslak derelerini
Gözlerini gözlerimden
Al dedin de almadım mı?
İçerim kan ağlıyorken
Gül dedin de gülmedim mi?
Zaman ömürden içerken
Gizli tuttuğun kahkahaların
Kem gözlerden sakındığın mutluluğun
Hüznün duvarlarıyla zindanlandığında
Ağır ağır gelir soluksuz suskun geceler
Ağır ağır hatırlarsın aşk bilip aşk sandığın
Hayatının içine aldığın o hayırsız yolcuyu
Can suyum senle coştu nehir bakışlı kadın
Damla damla biriktir vuslat gölün yap beni
İçimi serinletir, düşlediğim de adın
Sevgini ört üstüme yüreğimden öp beni
Tırnağın zarar görse yakarım tüm şehrini
Seni aşkın narında yakmışlar da
Yüzükoyun bırakılmışım toprağına
Heykel tıraşın beton artığı tozlarında
Kanadı kırık kelebeğin ayak izleriyim mira
Küllerinden esen duman çekiyor gözlerimi
Dönüp öylesine bakmıştın
Elim havada sallandığında
Gözden kayboluşun
Son yolculuğa uçan
Göçmen kuşu hatırlattı
Toprak, geceyi yorgan eder üstüne
Gözlerin çıkar gelir işte o anda
Gözlerin, papatyalardan süzülen
Çaresizliği sicimle yazgılandıran
Uçurum çukuru bir hülya
Tebrikler efendim başarınız daim olsun...
Yaşanacak Mutluluklar Senin Olsun