Gel, rüzgârın peşine düşelim seninle,
Bulutların izinde kaybolalım, bırak kendini.
Geçmişin yükünü bırak rüzgârlara,
Sadece beni duy, hisset, bırak kendini.
Sen,
Kainatın dalgın bir anında
yıldızlar karışırken birbirine
rastladığım o nadir denk geliştin.
"Bir gün beni aramanı istiyorum.
Ama öyle numaraları çevirip telefondan değil;
yüreğimin kapısını çal, sesime değil kalbime ulaş.
Bir gün beni aramanı istiyorum.
Adımı değil, sabrımı ara; ellerimin sıcaklığını ara,
Bir gün mutlaka güleceğiz çocuklar,
Yaralı sabahlardan geçeceğiz.
Yorgun ayaklarımızla yürüyeceğiz,
Göğsümüzde rüzgâr, alnımızda güneş…
Eğer sen isen o içime huzur gibi doğan,
Gülüşünde hayatı, sesinde evi bulduğum…
Eğer sen isen kalbimi susturup gözlerimle konuştuğum,
O zaman sensin tüm dualarımın cevabı.
Yıldızlarca uzak, mucizelerce imkânsızken
sen geldin,
Şimdi solmuş satırlarda ismimi ara!
Kurumuş mürekkebin son damlasındaki
silik kelimelerde,
Tersinden okuduğun cümleler gibi,
anlamsız,
İsmin en kırılgan halleriyle yazıyorum artık,
Bu yol nereye çıkar?
Sonunda sensizlik var,
Çıkmazların dehlizlerinde kaybolurum
Sen yoksun, ben de yok olurum.
Varlığım görüntüden ibaret,
Ruhumu gözlerinde teslim ettim,
Dediler ki;
Nasıl hissedersin uzaktaki birini
Dedim sesi kulağıma, sözü ruhuma
değmese de hayali
kalbime değdi ben onu
Gönülden sevdim.
Desem ki gözlerinde bir bahar saklıdır
Gecelerin en aydınlığını sende buldum
En serin sabahları seninle soludum
Denizlerin en durgununda yüzdüm gözlerinde
Ve en deli dalgaları da sende gördüm.
İsmini duyunca duracak gibi olan kalbim,
Karşımda görsem ne hâlde olur?
Neyin heyecanı ki bu, bilemedim.
Gözlerine değince gözlerim,
Öylece kalsam, ölünceye kadar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!