Hiç Kürt tanıdınız mı siz?
Dağların dilinde yankılanan ezgilerle,
Bir halayın coşkusunda, zılgıtın sesiyle,
Gökyüzüne değen merhametli gönülleriyle.
Hiç Kürt tanıdınız mı siz?
Ana dilde ağıt yakan,
Hırpalama kendini,
Canım yanmaz bu saatten sonra.
Yediğim kurşunların haddi hesabı yok,
Delik deşik gönlüm, binbir yara.
Acımasızlığın, muhabbetinin azlığından.
Seven kıyar mı böyle hunharca?
Kadın olmak, Firavun’un tahtına rağmen,
Asiye olup adaletten dönmemektir.
Zorluğa karşı dimdik direnmek,
Haksızlık önünde eğilmemektir.
Kadın olmak, Nemrut’un zulmüne inat,
Pirimiz bilir elbet, sanma ki bizden gizlenir…
Kimdir mürşit?
Kimdir mürit?
Kimdir Hızır, kimdir sır?
Biliriz biz, aşk kime nasip, hal kime yazı, derman kimin elinde…
Edeptir yolumuz, sadakat dilimiz, dergâhın gölgesinde yitirdik benliğimizi.
Güneşin doğduğu topraklarda kök salan
Fırat’ın, Dicle’nin sesiyle büyüyen
Tarihimin izinde yürüyen, efsanelere adını yazan
Ben Mezopotamya erkeğiyim
Seni düşlüyorum gecenin karanlığında,
Bir yıldız gibi parlıyorsun rüyamda.
Kalbimde bir yangın, adı sen,
Ne fırtına söndürür, ne de zaman siler izlerini.
Senin kirpiklerin var ya,
geceleri fısıldayan,
gündüzleri ışık saçan…
Beni sararsa en çok onlar sarar,
beni yakarsa en çok onlar yakar.
Sen yine de gitme!Kal, birlikte savaşalım. Siper olurum sana , Ben vurulurum tüm acılardan.
şimdi bir lodos lazım bana.
önceliği ben olan beni unutturacak olan.
gece olunca duygularımla yüzleşiyorum gündüz olduğundan oyalamaya çalışıyorum
bir hayatı sığdırıp yaşayacağım sandığım kalp mezarım oluyor.
kimse ne oldu demiyor zamanla geçer diyorlar
yara almamış neşeli o Halimi o kadar çok özlyorum ki biliyorum bir daha asla o ben olmayacağım
Ne İbrahim biliyordu, ateşe atıldığında alevlerin ona serinlik olacağını; ne de Eyüp biliyordu, yıllar süren hastalığının şifa ile son bulacağını. Ama ikisi de biliyordu ki; "Rabbinin rahmetine sığınan, asla kaybolmaz."
Ne Hacer biliyordu, çölün ortasında susuz kalan oğluna Zemzem’in fışkıracağını; ne de Meryem biliyordu, kimsesiz ve yalnızken bir mucizeyle rızıklandırılacağını. Ama ikisi de biliyordu ki; "Rabbinin rahmetine sığınan asla çaresiz kalmaz."
Ne Nuh biliyordu, yaptığı geminin bir gün insanlığın kurtuluşu olacağını; ne de Yunus biliyordu, karanlıklar içinde ettiği duanın onu yeniden hayata döndüreceğini. Ama ikisi de biliyordu ki; "Allah’a güvenen, en fırtınalı denizlerde bile yolunu kaybetmez."
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!