yüzümü
çerçeveledim duvardaki aynaya
önümde buğulu çiçekler gövdesi ballı ağaçlar
kırmızı bulutların saydam gökyüzü
oda-
ışıkla fingirdeşen aynaların
titreşimli buhuru soğuk yüzümü ışıtırken
sabahları aslında daha uyanık olmalıyım
ama nerde
gözlerime
sedir ağaçlarının yeşil serinliği yüzünde
turuncu teninde deniz kabuklarının iyot kokusu
ne güzel esiyorsun sevgilim sevgilim
mora boyanıyor pencerelerin camı kapılar yeşile
okyanuslar ağzında senin şarkınla bölünür ikiye
sular seninle köpürür
uzaktan bakıyor kalbin
uzaktan bakan kalbi neylesin bu garip
acıyor gözlerinin gizinde silinen küskün alın yazım
ruhuma
yabancılaşmış şehirlerin karanlık tuzaklarından sıyrılarak
anlamsız sokaklarını adım adım arşınlayıp
sıralandı art arda düğümler
bergamot kokulu dağların eteğine
gel birlikte yürüyelim sislerin üstüne
ve en yüksekten uçalım
enginlere
tarçın ağaçlarının soylu kokusu var rüzgârların ağzında
kapımda yıpranmış anıların ve geçmişin derinliği
geceyi ıslak gözlerime anlatıyor olsa da zaman
eksik bir şeyler var ellerimin arasında
kırılgan bir yüzün resmini çiziyor duvarlar
uyuya kalmış güneş gök koynunda
balkona üşüyen güzün sarı saçları saksılarda
şen pencerelerin ırağında artık şuh kahkahalar
rüzgârın boğuk nefesi öperken nemli duvarları
sadece yalnızlık eşlik eder gölgelerin
vızıldadığı ıssız kapıya
sonsuzluğa uğurlanış gibi
silüetsiz gölgelerin mıhlanışı aynalara
sustukça büyür evrenin çığlığı
gizemli bir sarmaşık gibi sarar
dört yanı
hayaller-im
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!