küçük bir çocuğun
karne sevincini yaşıyor gün
eğreti masalların içinden fırlamış gibi güneş
henüz perdeleri aralanmamış pencereleri yalıyor ışık
her şey kendi doğallığında yol alırken
zaman hızla eskitiyor beni
erken kalktım
odamdaki kağıttan kuşları topladım
balkona çıkardım nevri döndü güneşin
balkon ferforjesine tırmanan begonvilin
içi geçti ezilip büzüldü kolları
üzülecek ne vardı birazdan etli kanlı
eskiden birdirbir oynayan çocuklar vardı
münzevi sokaklarda şimdi caddeleri
parselleyen arabalar
ve
imgeleme simgeleme yaparak
güneşe tırmanma seansları yapan çalışkan ruhları
içimde koskoca evren
ama ben boğuluyorum tenhalıktan
kısır döngülerin tırnağı
sürekli gözümde
kanırta kanırta
tekil düşüncelerin içinde aşk
bir kalpten ötekine giden
aşka düşmek istemem
kalbime sahip çık
aklım
gecenin loş aydınlığı sarar odayı
gölgeler ve ışık oyunları duvarlarda dudak dudağa
kıvrak alevlerinde mumun oynaşan melodik dramı
kederi tetikler hüzün erir kalbim ateşi dokunur sıcağın
yaprağı oyalı karanfillerin tutuşur yüreği
derme çatma bir masalın
ürkek kanatlarından uçuyor kuşlar
siyah beyaz fotoların devrim yarattığı
mevsimleri sırtlayıp geliyor zaman
elinde keskin bir orak
tütsülenmiş bir noktayım camlarda
buğulu bir göz bir ağıt adım unutulan şiirlerde
dilim uzun elim kısa yine de
ıssızlığı tutup çekebildim
yakasından
ah! günün solan saltanatı
geceyi zerk et zamanın koynuna
usul usul içime kıvrılan keder
alıştım nasılsa yorgan döşek yatmaya
acının tozlu patikalarına koşmaya
üflensin ney çalsın sazlar
uçurumun dibine ittiler
orada kırk gün kırk gece uyudum
aradım ruhun yollarını kalbimi sustururken
sükût havalarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!