titreşimi
baskın dağınıklığın ortasında beli ince köprüler
debisi yükselirken suların gök üstünde yürür bulutlar
küf atan yüzümdeki karıncalanmış çizgileri kutsayan yıllar
bakın acımadı ki hiç vurgun yiyen dallarım
cayır cayır yanan gözlerim
uykudayım
........
anesteziyle uyuttuğum
dertlerle koyun koyuna yatıyoruz
fakat bir türlü rahat bırakmıyor felek
uyandırıp uyandırıp falakaya
bir koru ayazı sırtımda üşüyor
yine de ağaçlara çiçeklere merhaba
ne kadar yavaş yürüsem de
çare olmuyor yol
tükeniyor
oturdum balkonun sarmaşık köşesine
akşamın serinliği çöktü üzerime
onunda yalnızlıktan dili şişmiş
ee... napalım muhabbetin belini
kıralım istedim
"Ne şair yaş döker ne âşık ağlar tarihe karıştı eski sevdalar."
F. N. Çamlıbel
sabahın serin yeşil buğusu çimlerde
olağan şeyler dürtüsü
içinde yağmurların koşturduğu bulutlar kümesi
sıradan rüzgârların yaprak uğultusu pencerelerde
olağan şeyler bunlar bulut yağmur ve rüzgârlar
nisan öpücükleri güller ve sarı kelebekler
kapımda
kırpıntılar
üzüntüler sanrılar beşiği kalbim
belki bir kuş gelir titrek gagasında
mor sümbüllerle
göğün yıldızları bezendi geceye
sisli bir çığlık kuşandı sükûtun rengini
yamalı düşlerin valsı başladı ıslak duvarlarda
saatin tik takları kadar heyecanlıydı düşler
kararsız gönlüm sızılar içinde
terk edip gitti kuşların gül şenliği
yollara vurdu sahranın matem çığlığı
kaldım hazanın sisli küllerinde
zaman uğradığı kapıların
uğrun uğrun uğradığında
alaz alaz bir yangın sarar ortalığı
içimde önce bir gül tutuşur
ardından katlanmış hüzünleri
ütüler zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!