duvarların kirli yüzleri var yüzlerinde gizli ah’ları
düşüncelerinse gizli kaygıları ve hezeyanları
ömür dediğin kıymetsiz bir zaman uçar gider
söz dediğin yazıysa kıymetlidir yoksa silinir
benim de hikayelerim var
aslı yok olan
duvarların kirli yüzleri var yüzlerinde gizli ah’ları
düşüncelerinse gizli kaygıları ve hezeyanları
ömür dediğin kıymetsiz bir zaman uçar gider
söz dediğin yazıysa kıymetlidir yoksa silinir
benim de hikayelerim var
aslı yok olan
üzerine günler aylar yıllar yapışmış
her tarafı yıkık dökük bir duvar sessizliği
yansıyan yüzüme
uygun adımlarla
tırmanıyorum karanlığın buzdan beşiğine
ah! kalbim
bir zamanlar sevgi pıtırcığıydı
onun beni sevme ihtimalini çok sevmiştim
sevgisi kasırgaların içinden doğan
bir alev topu deli rüzgârlar gibiydi
esip gürledi
ölü sarnıçların köşesinde durdum
dokundum neme dokundum küfe
baktım sararmış yüzlere marazlı çıbanlara
ağzı yamuk ensiz duvarlar kardeşliği gibi
uykuda olan ruhlara
unutamamak
ruhu yıkan deprem
sevda ne bitirim çile insani lime lime eden
hasret küçücük bir anıyla
kıvılcım kıvılcım
elvadası bol
günlerin ağırlığında zaman
geride kalanlara el sallayan bir bulut hafifliğinde
tüm vedalar
boğazımda güzden kalan kronik gıcık
kaşındıkça ses tellerim bir hırıltıyı
andırır
boğulur nefesim
uykunun dar sokaklarından düşen
tüy kadar hafif rüyanın sıcaklığı yastığımda
yalın ve sade işlemesiz bir yorgan misali
hiç incitmeden sararken zihnimi
yürüyorum fantastik bir ormanın ince patikalarında
nakış nakış işlendi ruhum rüzgârlara
alıp götürdüler beni dağların uç noktasına
teli kırılmış bir saz gibi bıraktılar uçurumlara
sesi soluğunu yitirmiş bir güz gibi bıraktılar
kışa teslim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!