Aynur Uluç Şiirleri - Şair Aynur Uluç

Aynur Uluç

Bileyliyorum durmadan tırnaklarımı
Altın vuruş kessin gözümün köprüsünü
Retina bir yere fırlasın, iris bir yere

Kalmışsa tek hücremde adından harf
Yüzünden iz, sesinden tını

Devamını Oku
Aynur Uluç

İzler…
Boşluk eleyen kevgirden arta kalan

Sözler…
İçine “aşk” sığmış dünyanın terinden sızan

Devamını Oku
Aynur Uluç

Kelimelerin büyüsü dudaklarda

Heceler bir birleşir
Paraşüt olur
Alır götürür seni
Takılırsın kanadına

Devamını Oku
Aynur Uluç

bilen değil sadece arayanım
bulmamayı umarak arıyorum

çeviriyorum terse ve düze
neresinin ters, neresinin düz olduğunu belirlemeden
çeviriyorum sağa ve sola elimi

Devamını Oku
Aynur Uluç

Size “Vatandaş Mustafa” isimli bir belgesel filmden söz edeceğim. 15 kasım 2007 de Garajistanbul’da galası yapılan film, o noktadan başladığı yolculuğuna Anadolu’nun değişik köşelerinden devam edecek. Bir kişinin ismi vatandaş olduğu üzerinden tanımlanıyorsa konumu bellidir. O filmde işlenen Mustafa’nın yaşam öyküsünde bizleri de ilgilendiren bir şeylerin olduğu bellidir artık.

Rize İkizdere, Çayeli, Çamlıhemşin, Fındıklı Çağlayan Dereleri üzerinde oynanan oyunların yakın çekimini karelere yansıtan kişi, Fırtına Havzasına kurulması planlanan hidroelektrik santrale karşı hukuk savaşını başlatanlardan Avukat Remzi Kazmaz. Alternatif Sinema'nın yapımcılığında çekilen filmin montajı ve kurgusu Yaşar Bülbül'e ait. Bergama mücadelesinde çizgili pijamasıyla hafızalarda yer eden Optimus amca gibi Fırtına’da çobanlık yaparken şimdi bir mücadele adamı olan Mustafa ise kamera karşısına geçmek durumunda kalmış. Çünkü orada yaşananlar aktarılmalı insanlara. En olduğu gibi, en orada hissedildiği, acı verdiği gibi. Film bunu gerçekten başarmış. Oradaki psikolojiyi, yıkımı, yaşananları çok iyi vermiş. Bunu bir insan üzerinden vermek ete kemiğe büründürmüş yaşananları. Bir anlatı, bir uzak öykü olmaktan kurtarmış izleyicinin gözünde.

Fırtına havzası, dünyadaki çiçeklerin % 28 ini barındıran bir yer. Katmanlaşmış bir yeşilin içinde kıvrımlanarak coşan dereyi görmeden o heyecanı duymak belki de mümkün değil. Kendi izlencemden söz etmek gerekirse ben, filmde epey ağladım aslında. Bir insanın parça parça edilerek öldürülüşü kadar canlıydı oradaki tahribatın görüntüleri. Boğazımda bir yumruk ve gözümde yaşlarla izledim olan biteni. Film bitip de ışıklar yanmadan önce kaşımı, gözümü temizlemeye çalıştım sanki bir belgesele ağlamak ayıpmış gibi. Yanımda oturan kişi fark etmiş yine de tüm çaktırmama çabama rağmen. “Siz ağladınız ama belki de bu salonda ağlayan tek kişi sizsinizdir “ dedi. Bu söz de çok içimi acıttı. Dilerim o filmde ağlayan, bir tek ben değilimdir. O acıyı taa içinizde hissetmezseniz sizin de bir şeyler yapmanız gerektiği ortaya çıkmaz çünkü.

Devamını Oku
Aynur Uluç

şehir

günah çıkartıyor çocuklarından
kül dantelli kadın şarkı söylüyor
küskün mücevher
ceset yalımları içinde

Devamını Oku
Aynur Uluç

Halkevlerinin Ağustosta Türkiye çapında başlattığı “Yaşasın Filistin, Filistin Yaşasın” kampanyası bünyesinde Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlediği “mama al, konsere gel ” sloganlı İstanbul için son dayanışma konseri 8 ekimde büyük bir katılımla gerçekleşti. Yedi saat süren konsere bilet olarak bir paket mama ile girildi. İstanbul Eczacılar Odası’nın girişte açtığı standlarda mama satışı yapıldı. Standlardan alınarak veya önceden yanında getirilmiş olan mamalarla giriş yapılan konserin amacı, Lübnan ve Filistin’deki savaştan kurtulan çocuklara yapılacak gıda yardımını sağlamaktı.

Konserde sırasıyla Grup Pinhani, Burhan Yıldırım, Fuat, Bayar Şahin, Mazlum Çimen, Aydın Kant ve arkadaşları, İsmail Hakkı Demircioğlu ve Erkan Oğur, Hilmi Yarayıcı, Bülent Ortaçgil, Metin Kahraman ve arkadaşları, Vedat Sakman ve son olarak Kardeş Türküler sahne aldı. Kâzım Koyuncu’nun bir slayt gösterisi ile geceye katılımının sağlanmış olması izleyicileri etkiledi. Geceye katılan Eşber Yağmurdereli kısa bir konuşma ile Arif Damar ise şiirleriyle seyirciye “merhaba” dediler.

Halkevleri, bu konserin yaşanan trajedi karşısında insanlık dersi vermek isteyen insanların bir araya geldiği bir etkinlik olduğunu vurgularken Ortadoğu’yu bir pasta olarak değil, insani bir coğrafya olarak gördüklerinin altını çizdi. “Burada bulunan insanlar, katillerle işbirliği içine girmediklerini tarihe not olarak düşürmüşlerdir” dendi. Salı günü limanlardan kalkacak silah yüklü gemilerin yanı sıra toplanan gıdaların da aynı gün gemiyle hareket edeceği bildirildi. Ve tüm katılımcılar 10 Ekim Salı günü saat 12.00 da Kadıköy’den kalkacak sembolik gemiyi uğurlamak için davet edildi.

Devamını Oku
Aynur Uluç

geri çekilmek
ama ileri gitmek

seslerin ötesine geçmek
izlerin ötesine geçmek
ötesine geçmek özlemin

Devamını Oku
Aynur Uluç

bulut nargile içiyor, yapraklar şarap
plâklar dans ediyor bizimle birlikte
çatıdan sarkan buzlar
tüm evde kalmış kızlar
çorbada tadımlık tuzlar dans ediyor

Devamını Oku
Aynur Uluç

demlenmiş hayaller

Karadeniz’de bir köy düğününde bulunmak, o çetin doğanın içinde yaşayan insanların böylesi yoğun duygularla bir araya geldikleri o günde yaşadıklarının bir parçası olmak. Şöyle kaba bir hesap yapıyorum da; böylesi bir hayâl kuralı neredeyse on yıl kadar olmuş. Ulviye, içimde tuttuğum bu gizli hevesi bilen Rize’li bir arkadaşım; ki artık ona aynı karından çıkmadığımız kardeşim demeliyim. Bu hayali bir gün birlikte yaşayacağımızı söylediğinde kafamda hep buğulu gibi duran bir hoşluğun gerçekleşebilme kapısında beklemeye başlamıştım ama konuşmamızın üzerinden yıllar geçti; pek çok şey girdi hayatlarımıza. Arada bir gidilemeyen o düğünün sözünü ettik. Karadeniz’de de artık herkes salon düğünü yapıyor, olsa hemen gideceğiz, diyordu her sorduğumda.

Geçenlerde bir gün, iş yerimde yoğun bir temponun içine düşmüşken, İstanbul’dan ayrılmamın koşulları pek de yokken geldi sürpriz telefon. Haydi, diyordu al biletini çık yola. Ben önden gidiyorum, atla uçağa gel. Her şeyi olduğu gibi bırakıp hemen o akşam bilet rezervasyonumu yaptırdım. İlk kez uçakla bir yere yalnız gidecektim. Bir şeyi ilk kez yalnız yapacağımız zaman sanki üzerimizde bir acemilik durumu oluşur, normal şartlarda kendiliğinden yapılıverilmiş gibi duran pek çok ayrıntıyı bu kez fark etmemiz gerekir. O yüzden uçağa binmek için havaalanında çıkışa yönlendirildiğim kapıda beklerken kafamda bulanıklık oluşmaya başladı sanki.

Devamını Oku