Adını rüzgâra fısıldadı gece,
Ay ışığında bir sükût gibi süzüldü.
Yalnızlığın ortasında bir bahar,
Kırılgan bir nar çiçeği gibi.
Gözlerin, düşlerin suskun aynası,
Bir gün ölürsem,
Bu sayfa kalsın geriye benden,
Şiirlerim ve duygularım,
Her satır arasında,
Her mısrada sana olan özlemim,
Yüreğimde saklı kalan sevdamın izi.
Bu bir şairin hikayesidir,
Kaleminden damlayan yalnızlığın ve isyanın,
Zamanın kirli yüzünde bir iz arar,
Temiz kalmış bir köşe,
Saf bir nefes…
Ama nafile,
Göklerin sınırında bir yer var,
Ne yıldızlar anlatabilir onu,
Ne de meleklerin kanat çırpışları.
Adı yalnız sende saklı,
Ve o ad, yüreğime mühürlenmiş bir sır gibi.
Bana öyle bakıyorsun ki,
Rüzgar esmeyi unutuyor,
Bulutlar gökyüzüne tutunuyor,
Ve gece, yıldızlarını kıskanıyor.
Öyle gülümsüyorsun ki,
Dünya güzeldir, yaşa dünyada,
Bir sabahın serinliğinde,
Gözlerine düşen ışıkta,
Bir çocuğun kahkahasında...
Güzeldir, ama biraz hüzünlü,
Birine gereğinden fazla bağlandığında,
Ateşe fısılda, küle dönsün zincirlerin.
O, yanmayı bilir, yakmayı da,
Küllerinden doğmayı öğretecek sana.
Tıkandığında, yolun kaybolduğunda,
Gerçek aşk, bir baharın vaadi değildir,
Ne de yaz güneşinin kavurup geçen sıcaklığı…
O, toprağa düşen tohumun sessiz yemini,
Kışın en sert rüzgârında bile filizlenebilmenin adıdır.
Aşk, gözlerin baktığı yerde değil,
Artık bundan sonra kaça deseler hiçe sayarım,
Hangi terazi tartar ki bir ömrün sessiz ağırlığını?
Hangi söz dindirir bir kalbin kendiyle kavgasını?
Ziyan olmuş her düş, her iz,
Bedenime kazınmış birer kara yazı.
Ne çıkar yanımda olmasan,
Aynı gökyüzüne bakmıyor muyuz?
Geceler boyu dua dua sevmişim seni,
Kalbimde yankılanan sesin değil mi?
Ne çıkar ellerin ellerimde değilse,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!