Özlediklerim var, hiç dönemeyecek olanlar
Sesini unutmamaya çalıştığım,
bir fotoğrafın kenarına sığdırdığım yüzler…
Zaman yavaşça siliyor hepsini,
ama yüreğimde hâlâ dipdiri, hâlâ canlılar.
Özledim…
Gecenin en karanlık yerinde adını fısıldayan rüzgâr gibi,
Uykusuz gözlerimin içine çöküp sabaha çıkmayan bir düş gibi.
Özledim…
Ne tarafa dönsem senden yana sızlayan bir yara gibi,
Ne yana baksam içinde kaybolduğum derin bir uçurum gibi.
Ne çok isterdim,
Ruhuna dokunmayı...
Bir gecenin tam ortasında
Susarak ulaşmayı sana,
Adını anmadan,
Ama hep içimden çağırarak...
Rüzgar değse yüzüne, dağılacak gibisin.
Kim düşürdü yüreğine kıyameti?
Hangi kelimeydi içini üşüten,
Hangi sessizlikti seni büsbütün susturan?
Gözlerinde yılların ağırlığı var,
Sahi, unutur mu insan sevdiğini?
Adını bir daha anmamayı, sesini duymamayı,
Bir sabah uyanıp hatırlamamayı
Öğrenebilir mi?
Ya da unuttuğunu sanıp,
Al bu yorgun bakışlarımı
Çöz üzerimdeki suskunluğu
Ellerime zincir vuran zamanı sil
Ya kalbime merhameti fısılda
Ya acılarımı sar yalanlarınla
Sen, her hecesinde benim yüreğimden bir yara,
Ve ben, her kelimesinde sana sığınan bir şair...
Kalemin ucunda kanayan bir mısra,
Gözlerimde hiç dinmeyen bir iklim var.
Sensizlik, bir şehrin sessiz çığlığı,
Sana yazdığımı sanıyorlar,
Oysa ben yaralarıma dikiş atıyorum.
Her bir dikiş, yavaşça atılmış bir adım,
Bir ömrün yükü, bir kalbin kırılışı.
Kimse görmez içimdeki çatlakları,
Bütün yollarımda kaybolan umutları.
Sarıl şiirlerime. Onlar seni öyle sevdiler ki...
Her harfte ellerinin sıcaklığı var,
Her mısrada gözlerinin sessizliği.
Ben sustukça onlar anlattı seni,
Ben unuttukça onlar hatırladı ismini.
Sen Aklıma Düştüğünde
Bir çocuk gülüşü düşerdi şiirime
Geceye kaçak ışıklar sızar
Gözüme fer, hüzünüme umut dizilirdi.
Sen aklıma düştüğünde
Dağ yamaçları çiçeklerle bezenirdi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!