Gül ağacı; diken dolu,
Dikenlerden gülün yolu,
Korur diken kolay değil,
Bülbül gibi sen; sev, sevil.
Güle diken, bülbül çoktur,
Gönlüm benim zor içinde,
Taşa çaldım taş içinde,
Yangınlarım kor içinde,
Açtım baktım, yar içinde...
Zahir! Gönle yalan dolar,
Adaletin bu mu Dünya?
Terazide su tartarsın
Havanını boş döversin
Terazide olsa senin
Zübük kaldın, zübük Dünya.
Duygusallık ağlatır
Kim demiş
İçin kan ağlarken
Yüzün gülsün diye
Mahkum değilim ki
Hapise
Hele dur, bir dinle
Duyuyor musun?
Kınında kılıcı konuşan asker
Hu Allah, Allah zikirden nağme
Bu meydan canından geçenlerindir.
Akşamın daveti güneş batarken
Gecenin karanlığına
Kusurları örterken mihenginde
Görünmüyor eşyanın silüeti
Merhabandır dönen sana
Asumandaki yıldızlara
Damladan ibaret Irmak
Kavşağını dönerken
An' da gizli kalır katresi.
Geçmiş zaman içinden
Tevazu elbisesi
Benini yok edersin,
Erişirsin toprağına.
Hırs elbisesi
Yol aldırır
Değirmen taşında buğday misali
Ezilir, ezilir, una dönersin
Gönülde beslenen sevda misali
Yıldırım yersinde muma dönersin.
Aşıklar çilekeş, dalında meyve
Aşka sarılan güle sermayeden renk kaldı
Taşlayanın elinden güle artık taç kaldı
Aşığın postundadır pusula kime kaldı
Çöllerinde susuzluk sofrasında düş kaldı.
Aşkın gamlı yolunda yolcuya hicran kaldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!