güneş ısıtır mıydı
biz titrerken
ay ışıtır mıydı
biz karanlıktayken
su kandırır mıydı
biz susuzken
dünyanın duvarı nerede?
basamak basamak çıkacağım tepesine
gerçekleri yazacağım
kara kalemle...
yanlış ise silsinler
doğru ise eklesinler üstüne...
özgürlük meydanlarında
soluksuz hatip
hırçın maviliklerde yıkanmış
beyaz kâtip
açlık savaşlarında
özgün bir prototip...
hep rüyamda görüyorum
evrenin her bahçesinde
sıcak renkleri
açan çiçekleri
beyaz-kırmızı-pembeleri
çaktım çivimi bulutlara
gözyaşının katresine kıvrıldım
umuda yıldırım oldum
başaklara kırbaç
sözüm vardı
çölün ortasında
uygarlığın beşiğinde sallanmış
babası taş anası toprak
ninnilerin sırrı ile olgunlaşmış
taşlar deniz olmuş zihninin derinliklerinde
gözleri süzmüş elleri dokumuş halı gibi
Kara ara sevdalara kaldı
Çarpmayı unutan yüreğim
Artılar arkasında yük
Emire kenetlenmişim
Tahtadan kılıç kalkan
aşk hırçındır
okyanus kıyılarında
yanar durur
ekvator kuşağında
savurur saçlarını
dağ başlarında
karabulutlar dört nala
kanımı kaynatırcasına
günlerimin puntolarını küçültüyor
önüme serildikçe sorunlar
kırbaçlar şakladıkça atıma
toz harç oluyor gözyaşlarıma
acımıyorum buluta
gözyaşları sel olsa da
o beni bilir
sabah olunca
yıkar yüzümü
damlalarıyla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!