sevda çöllerinde divaneyim
sohbet sedirlerinde şelaleyim
şimal yellerinde pervaneyim
meşk meclisinde viraneyim
ellerim ellerime kenetlenmiş
dilim kendinden geçmiş
Gündüzlerin kovalayıcısı karanlıklar
Neyin habercisi böyle aceleci
Birine doyamadan kapanan kapılar
Kesik kesik mutluluk
Sessizliğe bir göçüş
Yavaş yavaş
oyun sahnemin Dragon’u
kırmızı ışık tanımayan
kaygan seramiklerde
dersleri vardı züppe
parmak ısırırdı
on üzerinden on puan
yoksulluk penceresinden doğayı taşlıyor gözlerin
tebessüm sepetinde seni selâmlayan günah belgeli elmalar
özlem koşularında nefesini tıkayan tozlu patikalar
üstüne yıkılıyor seni unutmuş boş çerçeveler
iç ezanda terlerken haftanın günah listesinden
giderdim düşün ardında
eli pamuk şekerdi
bırakırdı beni yarı yolda
sesine koşardım
kaybolurdu ortalıkta
eski düşlerimle oyun oynardı
titretiyor tenimi
içimde ayrılık türküleri
dizilmiş katar katar
davul-zurna yüreğimin demirbaşı
kendimden geçiriyor beni...
ömrümü bitiren takvim yapraklarıydı
birbir göz kırptılar bana
halatı kalındı günlerin
ellerimi yırta yırta
elimden kaydı gitti
yıllar
günü uyutuyorsun şeytan duraklarında
bindiğin araçların siluetinde papyonlu zebani
biletinde esriklik var temiz kana sızan
her durakta bir armağan yeni yolcuya
soysuzlaşırken yolculuk kısır bakışlarda...
yıllardır hep böyle baktıkça
yüzen gemiler uğramadan geçemediler
garip bir yalıydı boynu bükük
sevinir dururdu elini öpenlerden
gölgesinde dinlendirirdi yorgunları
bağrına basardı her zamanki gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!