hadi gel
güneşi de çağırdım
az sonra gelecek
Urla'nın sokak aralarında sek sek
bilirsin patilerimiz akşamdan hazır
çizgi içlerine ince ayar
sen hiç durma
geceye can dokusun ellerin
yörük göğüne keçe
Fadime düşlerine kanaviçe
iris baharına yağmur olacağım ben
Gündoğuya çağ yelleri yapışmış, günbatının eğnisinde bulutlar… Bir kareye oturmuşlar; gelip geçeni gözlerler…Emziğine birkaç damla su sürecekleri adam! ararlar.
Günler; kervanlar, kafilelerle gözlerinden geçer, gider. İçlerinde adam yok! Bu, nedir böyle! diye gördüklerine sitem ederler. Başka bir güzergâha mı kaymıştır ne; adam’ın ayak sesi duyulmaz.
Günlerin, takvimden bir ateşte kaynayan aşı bütün buharlarını yanmaya yatırmışken kalabalık içinden; dizlerini yarı yanağına dek titremeye terk etmiş biri, çıkagelir. Çölüne tilkilerin bile yüz vermediği, kaktüslerine çekirgelerin dahi tünemediği hal ve gidişinden bellidir. Bir kara çağ deliğinin, yer’inde duramayan kapağına yüzükoyun kapandığı ve Oturan bir Boğa’nın, küre’nin karanlık dibine attığı Apaçik bir tekmeyle de kapaklandığı yer’den uğuruna uğradığı da… Bir çeşme oluğu, bir dere şırıltısı, bir kaynağın can evinin kapısını bin elle çalan elleri…Bir vaha, bir serap… Bir damlacık dil üstü! .. Neler verilmez ki!
evet köylüyüm
kar suyuyla yunmuştur kalpağım
damar duvarlarım
madımak ve yemlik tuğlası bilakis
keven sakızı ve tekel sütü aşılıyımdır
poyraza karşı topunuzla yarışırım.
A.Y.Börke'ye
her sabah yeni zarflar getirir bana
gün değirmisi
köşeleri tomurcuk
içi amber döşeli
haydi sizin bahçenize döküldüm
kurutur musunuz beni çakşırların içinde
ya da okşamak gibi şöyle
kabuğumu soymak gibi
-etim nerde çiğitim nerde-
tutar mısınız bir süre ellerinizde
haydi senin kucağına kırıldım
bir nisan dalı
çiçekli mi çiçekli
kurutur musun beni defterinde
alıp eline bakar mısın
kırmızım nerde yeşilim nerde
yağmur diyorlar işte başladı
hücuma geçiyor gökyüzü boşluktan
iyice de biliyor bal alacak çiçeği
doyuruyor karnını saçlarından
bu denli yeşili nasıl taşıyorsun gözlerinde? yonca yürümesini düzlüklerin. meşelerin dağ tutmasını.tirfil ağırlamasını Turna Gölü’nün. dağ gülü denizlerini ilkyazımın?
sesim
baruta yiv açıyor
dinamite set
vakıt
uyumlu bir yok olmayla
geçiyor biyosferin yörüngesinden
Ne zaman bir ışık uyansa gözümün göğünde bir çırpıda soluğu keser içimin dümencisi. Hemen kırar dümeni düşlerimin üstüne. Sarmaşık sarılmasına mı benzer aşk? Bellerinize dek dökülüp de hani... baştan çıkmış sarı güneşler gibi. Aklımı sarmalayan. Kelebek konması denli serin midir sevgili?
badem çiçeğinden bir bahçe
erik çiçeğinden bir ev midir elleri
bir yüzden bir yüze susan sorular
bir tenden bir tene tez sokulmalar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!