“Ne kaldı
Farkında mısın bilmem
Gündüzler..
Gündüzler biraz azaldı.”
Edip Cansever
konaklar açmıştım gül gelişinden
dört yanı da bülbül ötüşlü
gidip bir lâleye kenar oldunuz
bilirim lâledir tarihin damında biter
anca bir süğem öteyedir kokusu
ben her sabah sesimi
diş kırıklarıyla doludur ağzım
bu yüzden sesim adagio
bir suyun arka yüzünde
bütün dolularımı boşalttım
yeğniyim yelekenim
dağa kaldırdım ben kalbimi
beni düzde aramayın
ayaz kuşağına götürdüm
donma düzeneğine
dizlerini kırıp anıdan ellerimle
unutma divanına yatırırım artık
dinle
sana seni anlatacağım
tek açılı bir daire gözlerin olacak
ve sen
büyülü uyaklarla doğaya çalışarak
sabaha dek Sirius sarhoşluğunda
Çağ delindi! Monoportör şövalye salvo- sapan yürüyor. Sana adını yolladım: Son Kişot.
Resmiyyen anlatılacaktır: Ful ne demek; beş benzemez. Rest çekilir. Halk diyorlar, davul tozu mudur! Flu bir görüntüde sessizce oturuyor. Ütülüm, global ayarlıdır. Cenahın emridir ve duyumsatılmayacaktır.
Rant röla(k) tiftir. Şiir posta kaldırır. En güzel tonlardan payı ayrılacaktır.
deriyi geçiyor gözümün hızı
hatta kası kemiği
bir yere gelince işte bir yere
bir sendeleme
bir baş dönmesi
bir düşme
yeşilime basma!
bir global hortumla
sağılıyor sularım toprağa.
zaten eylül,
zaten dudağımın kenarında
eskil bir öpücük tadı yeşil.
ne sınar günaydını
ne kınar akşamı
bir düşün son deliğine
ilişmiş ay gülüşüdür insan
uzunun incesi
gül güzelliği
gece:
saat ağır
yatak yorgun
akvaryumda su deli.
göz kapaklarımda yanık sarı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!