171.
’Her ölüm erkendir’ demiş şair. Yanlış.. Ölüm de geç kalabiliyor bazen, bir türlü gelemiyor..
172.
İnsanlar ekseriyetle duymak istedikleri yalanları, duymak istemedikleri gerçeklere tercih ederler. Çok da güzel isimler koyarlar bu duruma. Anlaşmak.. Anlamak.. Anladım..
173.
Tanrı’nın ev sahipliği yaptığı büyük bir çıldırma partisinin zorunlu davetlileriyiz hepimiz. En akıllı halimizle partiye katılıp (doğup) yavaş yavaş deliriyoruz. Her geçen an biraz daha deliriyoruz. Birbirimizi delirtiyoruz. Selam verdiğimiz her insan deliliğimizin harcına biraz daha çimento katıyor. Partinin (ömrümüzün) sonuna doğru sadece iki şey kalıyor elimizde. Sıkıntı ve delilik..
174.
- Evlenelim o zaman.
- Olmaz.
- Neden?
- Çünkü henüz o noktaya gelmedik. Evet eskisi kadar iyi değiliz belki. Ama o kadar da değil. Evlenecek kadar kötü değil henüz işler. Gözlerinin içine baktığımda doğalgaz faturası, çocuk bezi, alış veriş listesi görmek istemiyorum henüz. Buna hazır değilim. Evlenmeyelim, çünkü ben seni hala seviyorum..
175.
Sen, bir sürü şeyin arasında fırsat buldukça beni düşünürsün; ben hep seni düşünürüm..
Sen, benimle birlikte çocukları, tabiatı, sokak köpeklerini falan seversin; ben bir tek seni severim..
Sen, eski türk filmlerine, trafik kazalarına, fakir öğrencilerine ağlarsın; ben yalnız sana ağlarım..
Sen, arkadaş sohbetlerinde, fotoğraf çekinmelerinde ve metruk meyhanelerde mütemadiyen gülersin; ben sadece seninle gülerim..
176.
Mutluluk bir lafa bakıyor mutsuzluk başka her şeye..
177.
Ölüm var bir de.. Ama düşününce o kadar da kötü gelmiyor aslında. Ölüm var ve onun olduğu yerde başka hiçbir şey yok. Bütün hayal kırıklıkları, aldatılmışlıklar, aşağılanmalar, anlatamamalar, çaresizlikler. Hepsi.. Hepsi tek seferde silinip yok oluveriyor. Böyle bakınca kötü bir şey olmaktan ziyade bir tür kurtuluş seçeneği gibi bile gelebiliyor..
178.
Birileri size hayatın adil olduğundan falan bahsederse ona sakın inanmayın. Tabi adaleti benim gibi tanımlıyorsanız. Bence adalet insanın hak ettiği muameleyi görmesidir. Ve malesef hayat denilen şey buna göre programlanmamıştır. Biri vardır örneğin, deli gibi görmek istediğiniz. Haketmişsinizdir de bunu ama göremezsiniz. Kırk çeşit imkansızlık bir araya gelir ve bir türlü göremezsiniz. Oysa onu görmeyi hiç haketmeyen (hak etmeyi bilerek kullanıyorum, çünkü bu bir hak bence) bir sürü saçma sapan adam her gün görürken, burnunun dibinden ayrılmazken hatta, siz göremezsiniz. Mahalle bakkalı, mesai arkadaşı, komşusu.. Coğrafi mecburiyet dışında hiçbir vasfı olmayan bir dolu insan sizin bir kez bakmak için yanıp tutuştuğunuz gözlere her gün bakar. Siz bakamazsınız.. Adaletini sikeyim böyle işin demek gelir içinizden, bazen dersiniz.. Bazen de diyemez bir bira daha söylersiniz..
179.
Görkemli kahkahaların arkasında çoğu zaman derin bir ızdırap saklıdır. Izdırap biraz tırt bir kelime, yerine başka bir laf kullansam mı diye düşünmedim değil. Lakin bulamadım. (Sahi lakin var bir de, o da ayrı bir tırttır. Zira gibi. Ama yok severim ben zirayı. Zira, zira iyidir, olduğunuzdan daha derin gösterir sizi) Acı, keder, mutsuzluk falan diyebilirdim belki ama ızdırap daha bir uygun sanki. Kederli insanlar üzgündür. Mutsuzlar acı çeker. Bir süre. Geçer sonra. Geçmeyen bir ızdıraba sahip insanlar ise çoğu zaman kahkahalarla gülerler. İnsanların içindeyken elbet. Yalnız kaldıklarında ise ne bok yiyeceklerini kimse kestiremez. Izdırap işinde yeni olanlar yalnız kaldıklarında mütemadiyen ağlarlar (Bak işte mütemadiyen var bir de) Eskiler ise genelde bira içerler. Mümkünse kırmızı tuborg, olmadı şişe efes..
18.
Her işleri kolayca oluyor, bunu yaşam felsefesi yapmışlar. Kolayca aşık oluyorlar, kolayca seni seviyorum diyorlar, kolayca vazgeçiyorlar sonra da. Çektikleri acı da çok kolay oluyor haliyle, unutmaları da. Kendileri gibilerden oluşan kalabalığın içinde takılıp kalmadan tüm sahtekarlıklarıyla yaşarlarken ara sıra benim gibilerle karşılaşıyorlar ve çok sürmeden bünyeleri hata veriyor. Başta tuhaf biriyle karşılaştıkları ve bu durum ilginç geldiği için egzotik bir hayvana yaklaşır gibi temkinli tavırlarla sokuluyorlar. Ama sonra tehlikenin farkına varıp usulca sıvışıveriyorlar. Benimse kulaklarımda söyledikleri sözler çınlamaya devam ediyor. Olası hatalar için hep yedek bir hayat tutuyorlar bir taraflarında kimselere farkettirmeden ve canları sıkıldığında diğer yaşantılarından devam ediyorlar. Kendine ait bir hayata bile sahip olamayanlar ise ancak ayrıntılara boğarak yaşamlarını bu aldatılışı düşünüp çıldırmadan yaşayabiliyorlar..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!