Ali Lidar Şiirleri - Şair Ali Lidar

Ali Lidar

163.

Bir insana verdiğiniz değerin, onun gerçekten değerli olmasıyla ya da bunu hak edip etmemesiyle hiç ilgisi yoktur. Değer vereceğiniz insanları kendiniz seçersiniz ve bunu yaparken çoğu zaman ne durumda olduklarına aldırmazsınız. Bunun adı tam olarak ‘değer yüklemesi’dir. Yani ona verdiğiniz değerin kaynağı siz olduğunuz için asıl değerli olan karşınızdaki değil sizsinizdir. En azından bir süre öyl

edir. Ama şunu da göz ardı etmemek gerekir. Birine gereğinden fazla değer verirseniz eğer (artık sürekli kendinizden verdiğiniz için) siz değer kaybetmeye başlarsınız ve onun gözünde ona verdiğiniz değer ölçüsünde değersizleşirsiniz. Soylu ve tutkulu başlayan pek çok yakınlaşmanın son derece sefilce sonlanmasının en büyük nedeni de işte bu durumdur..

Devamını Oku
Ali Lidar

164.

Alışkanlıklara inat alışılmadık bir şey yap
bir güvercin al mesela eğit onu güzelce
sonra bir pusula iliştirip kanadına
yolla ta ordan buraya korkma yakalayabilirim..

Devamını Oku
Ali Lidar

165.

Her durumda anlaşmak ve uyum içinde olmak bazen problemin bizatihi kendisi olabilir. Yan yana duran ve birlikte aynı yöne bakan insanlar mutlu ve uyumlu olduklarını düşünürler. Ama bir şeyi ıskalarlar. Birlikte aynı yöne bakarlarken birbirlerini göremediklerini fark edemezler. Mutluluk ve uyum zannettikleri şey onları birbirlerine kör etmiştir. Oysa evrendeki tek değişmez yasa olan her şeyin zıttıyla müsemma olduğu gerçeği de şunu gösterir ki yanınınızdakini görebilmeniz için zıt yönlere bakmanız gerekir..

Devamını Oku
Ali Lidar

166.

Ölüyoruz işte. Yavaş yavaş ölüyoruz. Ama bazı geceler farkında olmuyoruz bunun. Hayata kaptırır gibi oluyoruz kendimizi. (Hayata kaptırmak, ne tuhaf laf) . Kendimizi olduğumuzdan çok daha güçlü zannediyoruz öyle zamanlarda. Oysa durum tam tersi. O kadar zayıfız ki aslında. Hayatın neon ışıkları kendisine doğru çekiyor bizi. Karşı koyamıyoruz. Kendimizi, herkes gibi bir şey zannediyoruz. Onlar gibi, onlardan biri gibi karışıyoruz aralarına. Aklımızdan geçmeyen şeyler yapıyoruz sonra. İddialı laflar edip, kendimizi vazgeçilmez gibi görüp, öfke,şefkat, kıskançlık, sevgi, nefret gibi zıt hislerden tek bir his yaratıp aklımızın ve kalbimizin kontrolünü o hisse bırakıyoruz.. Sonra bir yerlerde, ağaran şafakla birlikte ağır ağır kendimize gelip, kendi gerçeğimizle yüzleşiyoruz derin bir pişmanlıkla. Ölüyoruz işte. Yavaş yavaş ölüyoruz.. Tek başımıza..

Devamını Oku
Ali Lidar

167.

-Hissedilir mi enlem farkı? -

Adam kadından uzaktaydı. Mesafeyle ilgili teknik bir problem. Bir şekilde üstesinden gelinebilecek bir şey..
Kadın ise adama uzaktı. Coğrafi uzaklıkla ilgisi olmayan metafizik bir problem. Kolay kolay üstesinden gelinemeyecek bir şey..

Devamını Oku
Ali Lidar

168.

Çaresizliklerin en büyüğü bir yalana yalan olduğunu bile bile inanmak, inanmak zorunda kalmak ya da inanır gibi yapmaktır. Yalanı ortaya çıkarmak kolaydır aslında. Zaten er geç ortaya çıkar. Hangi yalan sonsuza kadar devam edebilir ki? Bazen sorulacak tek bir soru, edilecek tek bir laf gerçeği bütün çıplaklığıyla seriverir ortaya. Ama sen ne o lafı edebilir ne de o soruyu sorabilirsin. Çünkü duyacağın şey bellidir. Ellerinle kurduğun ve yoktan var etmeye çalıştığın iki kişilik dünyanın o an başına yıkılacağını çok iyi bilirsin. Susarsın o yüzden. Yalan olduğunu bile bile inanırsın..

Devamını Oku
Ali Lidar

169.
Gürkan abi.. İyi değilim be abi ben. Dağılıyorum. Yok mu elinde şöyle ruh kırıklarını iyileştirecek bir ilaç? Gürkan abi, abim.. Bir ilaç versen bana, şöyle bir hafta uyutsa beni kesintisiz. Yatsam uzun uzun kalkmasam. Sonra bir uyansam her şey yoluna girmiş olsa. Niye bu kadar kolay kırılıyorum ben be abi? Niye benim anlaşılmam bu kadar zor? Gözümden bile sakındıklarıma sıkıntıdan başka bir şey veremiyorum. Bana azcık yaklaşan biri tek bir şeyle karşılaşıyor. Sıkıntı.. Ama ben artık böyle olsun istemiyorum abi. Düzeltemez miyiz bunu? Sen bilirsin be abi. Gürkan abim.. Nasıl yapalım?

Devamını Oku
Ali Lidar

17.
L.F.Celine, Gecenin Sonuna Yolculuk kitabının bir yerinde 'Aşk da var' diyen Arthur'a Bardamu'nun ağzından yanıt verir. 'Arthur, aşk dediğin şey sonsuzluğun kanişlerin ulaşabileceği bir düzeye çekilmesidir, benimse bir onurum var..' Yorum.. Yok..

Devamını Oku
Ali Lidar

170.

Bazen bir sese ihtiyaç duyarsın. Herhangi bir ses değil ama, tek bir ses. Ruhunun kulağını iyice kabartı, nefesini tutar ve o sesi beklersin. Ama her şeyden ses gelir, o ses gelmez. Çağrı merkezi operatörü, çaydanlık, duvar saati, su satıcısı, anne, çöp kamyonu, sindirim sistemi. Hatta süs bitkileri.. Her şey, sadece bir ses haline gelip hücum eder kulaklarına. Çıldıracak gibi olursun. Tek bir sese ihtiyacın vardır senin. Sadece o ses her şeyi yoluna koyacaktır. Başını ellerinin arasına alıp o sesi beklersin. Alnını duvara dayarsın. Kafandan ses gelir, duvardan ses gelir, o ses gelmez..

Devamını Oku
Ali Lidar

171.

’Her ölüm erkendir’ demiş şair. Yanlış.. Ölüm de geç kalabiliyor bazen, bir türlü gelemiyor..

Devamını Oku