Ali Lidar Şiirleri - Şair Ali Lidar

Ali Lidar

126.
Hepsi geçecek Gölge. Geçecek elbet zaman ve bu zaman geçip o zaman geldiğinde seni kurtulması imkansız bir vicdan azabı gibi sürekli yanımda taşımak zorunda kalmayacağım. Geldiğinde o zaman; ağaçların çiçek açtığı mevsimi bir türlü yakalayamamam, insanların benden ne istediklerini hiçbir zaman anlayamamam ve gülünecek yerlerde gülüp ağlanacak yerlerde ağlayamamam mesele olmaktan çıkacak. Tedavülden kalkacağım Gölge. "Yavaş yavaş geçeceğim kalabalıkların arasından." Adına yaraşır bir -Gölgeler Alemi'ne- uğurlayıp seni, gölgelerin var olmak için insanlara ve insanların var olmak için gölgelere ihtiyaç duymadığı mutlak yalnızlığın ülkesinde krallığımı ilan edeceğim. Hepsi geçecek Gölge, geçecek. Geçtiğinde bu zaman ve geldiğinde o zaman ben artık sadece anılara tahammül edeceğim..

Devamını Oku
Ali Lidar

127.
Karanlığın güneş doğsa bile kaybolmadığı zamanlar olur. Böyle zamanlarda yakıtı bitmiş tır kadar heybetli bir üzüntüye keser her yer. Ve ben beklerim Gölge, sesimi bile çıkarmam. Neyi beklediğimi bilmem, nasıl bekleneceğini de.. Ama beklerim. Hiç gelmeyecek treni, asla doğmayacak çocuğu, nereden ve nasıl geleceğini kestiremeyeceğim ölümü. Sen de benimle birlikte beklersin Gölge, ne de olsa varlığın varlığıma bağlı. Bir de ışığa. Sahi Gölge, ışık olmadığında nereye kayboluyorsun? Benim aydınlıktan utandığım gibi sen de karanlıktan mı utanıyorsun yoksa? Ya da diğer gölgelerle buluşup durum değerlendirmesi mi yapıyorsunuz karanlık aralarda. İçimin karanlığını bilmiyorsun Gölge. Bilsen asla sokulmazsın yanıma. Hiçbir şeyim yokken gölgemden başka ve gölgemin varlığı da ışığa ve varlığıma bağlıysa ve içimin karanlığı dışımdaki ışığa galip gelirse, sen de gider misin Gölge?

Devamını Oku
Ali Lidar

128.
İnsanlarla problemim ne biliyor musun Gölge? Yoruyorlar beni, onların yanında hiçbir şey yapmasam bile çok yoruluyorum. Endişelerine ortak olmamı istiyorlar, mutluluklarını paylaşmamı, acılarını kendi acımmış gibi hissetmemi istiyorlar. Bunları yapabilirim aslında, çok bir şey yapmaya gerek yok, bir kaç jest ve mimikle her şeyi anlıyormuş gibi görünmem mümkün. Ama bitmiyor işte Gölge. Bir insanı bir kez anlar gibi yaptın mı sonu gelmiyor bunun. Dipsiz bir empati kuyusunun içine çekmeye çalışıyorlar sonra. Kimsenin kimseyi umursamadığı bir yer var mı Gölge? Benim gerçekten mutlu olabileceği tek yer orası galiba..

Devamını Oku
Ali Lidar

129.
Sıkılıyorum gölge. Aslında sıkılmak bile değil bu. Düzenli olarak hiçbir şey yapamıyorum. Sıkılmak dahil hiçbir şeyde istikrarlı olamıyorum. Belli bir ritme sahip olduğunu zannettiğim sıkıntım bile aptal bir günlük olayla dağılıp gidiyor. Sonra geri geliyor, sonra tekrar gidiyor, geliyor sonra tekrar... Yaşamakta dikiş tutturamıyorum mesela. Ölemiyorum da.. Her gün öldüğüm için belki de tek bir kez adam gibi ölmeyi beceremiyorum. Dünyaya meydan okuduğumu zannettiğim anlarda korku paçalarımdan akıyor mesela. Örneklere başvurmadan konuşamıyorum bile gölge, mesela demeden üç cümle kuramam peş peşe. Aslımı yitirdim galiba, varlığım hükümsüzdür..

Devamını Oku
Ali Lidar

13.
Hiç kimse hayat kadar sert vuramaz derdi Rocky Balboa. Haklıymış lan..

Devamını Oku
Ali Lidar

130.
Onlar farklı Gölge.. Ya da biz farklıyız bilmiyorum. Onlar sırtlarında seyrek şeffaf açık sarı tüyleri, gittikleri yere göre üzerlerine geçirdikleri kıyafetleri ve avuç içlerinde minik ter havuzları yaratmalarına rağmen bir türlü bırakamadıkları sevgililerinin elleriyle bulundukları her yere sığarken, seninle ben kesik koltuk altı kılı gibi yersiz mekansız atılı duruyoruz saçma sapan köşelerde. Onlar neredelerse oraya aitmiş gibi davranıp hiçbir yerde yabancılık çekmeyecek kadar akıllılar. Bir de bize bak Gölge. Kendine bak! Zeka düzeyini sikeyim senin.. Kendine sığınak olarak seçtiğin bedenden belli zaten kafanın çalışmadığı. Defolup gitsen ya. Kendimle uğraşmayı bile beceremezken ben, bir de senin asalak, çürükçül, parazit, müphem varlığınla uğraşmasam ya. Siktirip gitsen ya be Gölge..

Devamını Oku
Ali Lidar

131.
Ben neysem oydum dünya anlamadı beni o anlamadı kimse anlamadı "kiminle konuşuyorsun ali? kendimle konuşuyorum ali" dedim dedim herkesin uyuduğu benim uyumadığım saatlerde sonra bir şeyler oldu olmadı aslında bir şey olsun istedim ben ben hep istedim ne olacaksa o oldu istediğim gibi olmadı hiçbir şey edeyim dedim edemedim baş yenildim ettim kabul son çare dedim kalktım sana geldim sen meşguldün çok işin vardı yetişeceğin yerler arkadaşların falan vardı bir dünya seni bekleyen benim bıraktığım yerden devam ettiklerin vardı benim asla yetişemeyeceğim ıslık çaldım ben çaresiz votka içtim falan sonra sen yoktun ne çok ben üzgündüm ne çok ne ne çok dedim yetmedi ne çok ne az lafmış votkayla anlaşılırmış o anladım geç oldu sonra yapamadım bir şey kalktım sonra geldim buraya ruhum şimdi yarım kalmış bir şiir..

Devamını Oku
Ali Lidar

132.
Hayat akıp giderken ve olanlar tam da olması gerektiği gibi olurken, başka bir şey olur birden. Bir şey olur ve sen devamında çok daha kötü şeyler olacağını bilirsin. Bir şey olur, karşı koyamazsın. Gücün yetmediği için değil, karşı koymak istemediğin için. Onurun, iraden, öfken, aklın sabun köpüğü gibi akıp gider. Bir şey olur ve o şey daha sonra olacak bütün boklukların başlangıcıdır. Anlarsın ama hiçbir şey yapamazsın. Sonrasını umursamazsın çünkü, gerisi önemli değildir. Artık o şey olmuş ve olacak başka her şeyden değerlidir. Zaman durmuştur sanki o şey olduğu an. Belki de bütün dünyayı karşına alacağını bilirsin ama zerre kadar umursamazsın. Sonra.. Yoktur işte sonrası. Sonrasını düşünmemek gerekir. Sonra düşünmemek gerekir o şey üzerine. Düşünmemelisin. Olası her türlü düşünce sana karşıdır çünkü.
Bazen bir şey olur, tek bir şey olur bazen ve sen geçmişini ve geleceğini, kaderini o şeyin peşine takıp savrulmaya başlarsın kaderinin o güne kadar sana kendini belli etmeyen kasırgasında..

Devamını Oku
Ali Lidar

133.
...
kal sen gittiğin yerde geri dönmek dediğin
unutulan bir ağrıyı hatırlatmak gibidir
hadi tekrar git usulca tenin tenime değmesin
her şey değişmiş bak işte her şey değişmiş her şey

Devamını Oku
Ali Lidar

134.
Ama bu böyle olmayacak anlatmalıyım artık birilerine bir yerlere bir şeylere senden bahsetmeliyim şiştim içimde tutmaktan korkunç bir yanlışlıkla sürmekte olan bu saçma sapanlıktan birilerinin haberi olmalı yalnızlığın bu kadarına alışık değilim ben anlamasalar da dinlemeliler beni birileri ya da bir şeyler yahut bir yerler durumdan haberdar olmalı durumumdan durumumuzdan durum mu ne durum işte iyi değilim ben kafam seninle dolu içtiğim biranın köpüğünde seni görüyorum miyavlayan süslü bar kedisi -ki hiç sevmem ben kedi- adınla miyavlıyor gibi durup dururken ağzımdan adın kaçıp duruyor sonra ben bundan kaçar gibi oluyorum başka şeyler düşünür gibi oluyorum sonra başka şeylerle oyalanır gibi oluyorum tanımadığım çirkin insanların düğünlerine uzaktan bakıp tenis maçlarını izleyip yaşlılara yer verip sempati yaratabileyim diye günün en kalabalık saatlerinde belediye otobüslerine binip Kütahya'ya falan gidip mesela günübirlik durumun vehametinden zavallı aklımı korumaya çalışıyorum ama rüyalarımı nasıl yapalım onları koruyamıyorum senden benden durumdan olmayacak şeyler oluyor rüyalarımda ben hepsini gerçek sanıyorum ben sen ne söylesen hepsini gerçek sandım zaten yıllardır kötü olan hiçbir şeyi yakıştıramadım sana bütün kötülükleri kendimden bildim bütün yalanları ben söyledim bütün pis bendim hep sen yıldız gibiydin orada ışığı var kendisi yok soyut bir şey oldun git gide gittin sonra unuttum sandım ben de meğer gözlerimi kapatmışım açtım sonra fark etmeden baktım orada duruyormuş aslında ışığın bilemedim ne yapacağımı nasıl yaşarım şimdi bu ışıkla bilmiyorum ki anlatmalıyım durmaksızın anlatmazsam çıldıracağım sanki ama biliyorum yok kimselerin zamanı durup ince şeyleri anlamaya..

Devamını Oku