Ali Lidar Şiirleri - Şair Ali Lidar

Ali Lidar

212.

Unutur gibi olursun bazen. Bir süre. Ondan önce nasıl akıyorsa öyle akıyor gibi gelir hayat. Bir süre. Başka şeylerle uğraşıp, başka şeylerle heyecanlanıp, başka şeylere üzülürsün. Ama bir süre. Oysa hepsi eksiktir. Her neyle meşgulsen tam da onun ortasında geliverir gülüşü aklına. O an aklını kaybedersin. Elinde bir kaldırım taşıyla polis barikatına doğru koşarken ya da tanımadığın insanlarla özgürlük sloganları atarken ya da kırığı sızlayan koluna daha az sızlayan incinmiş kolunla pres yaparken birden bire aklına geliverir. Ve o an başka her şey anlamsızlaşır. Koşarak onun yanına gitmek istersin. Elinden tutmak, alıp onu, kimsenin kimseye değmediği bir yere kaçırıp, dizlerine yatmak istersin bütün yorgunluklarını diz kapaklarına gömüp. Koşamazsın. Öylece kalakalırsın. Taş elinden düşer. Kolunun sızısı donup kalır. Ne ona gidebilirsin ne bulunduğun yerde kalabilirsin. Onun dışında her şey anlamını yitirir. Sessizce her neredeysen uzaklaşır, ilk gördüğün tekel bayiinden iki tane kırmìzı tuborg alıp parka doğru yol alırsın. Aklında bir tek o, dudaklarında acı bir ıslık, davasına ihanet etmiş ama bundan zerrece pişmanlık duymayan bir suçlu gibi, içine içine akıtırsın akmaktan utanan tüm yaşlarını. Çünkü aşktır bunun adı ve aşk başka her şeyi unutturacak kadar kuvvetli bir gerekçedir. Neye mi? Kendisinden başka her şeye..

Devamını Oku
Ali Lidar

213.
Beklemenin destanını yazmıştır Samuel Beckett, Godot’yu Beklerken’de.. Sanıyorum bu kitabı okumak hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Saçma sapanlığın manifestosunu okumak için en uygun zamanları yaşıyoruz. İnce ve hayli ucuz bir kitap. Hemen yarın alıp, şehrin en görünen yerinde ayrı ayrı ama hep birlikte okusak ya..

Devamını Oku
Ali Lidar

Ölen ölsün lan tamam ölen ölsün ölen ölsün
Ata binen ata binsin mızıka çalan mızıka çalsın
Acıdan ölünmüyor bak öldüren şey başka bir şey
Buna rağmen ölen ölsün ata binen ata binsin
At üstünde mızıka çalsın ölürken acı çekmesin
Acıyla ata binsin mızıka çalsınlar peşinden

Devamını Oku
Ali Lidar

Koku fıçısına batmış Auster okuyan kadın
aklında on beş bin kaygı ah biri de ben olsam
yalnız atlar ağlar bir tek bir de ben arkasından
rakı kadehine sıkıştı dilim tek bir söz bile edemem
babam olsa şimdi burda bir sürü şey söyleyebilir
babam, rakı, kaygı ve Auster okuyan kadın

Devamını Oku
Ali Lidar

Ayağı kırılan atların vurulduğunu öğrendiğimden beri
Umudumu kestim insanlardan! .
Bu yaşımdan sonra karşıma çıkan
Sen
Ve ben
Olsa olsa bir çeşit spekülasyon yaratırız hepsi o kadar..

Devamını Oku
Ali Lidar

Durdurabilirim diye sustum ayakların üşümesin diye
Sustum ama üşüyorsun bir türlü engel olamıyorum
Ayaklarından başlıyorsun üşümeye benim kulaklarıma vuruyor
Şarkı söylüyorum ben de sıcak ülke şarkıları
Evita dinliyorum sıkça bunu sen de yapmalısın
Annemin ördüğü patikleri yollasam giymezsin bilirim

Devamını Oku
Ali Lidar

- Gitmem lazımdı
- Biliyorum
- Hayır bilmiyorsun hiçbir zaman hak vermedin bana
- Haklı değildin zaten
- Nefes alamıyordum, boğulmak üzereydim benim yalnız kalıp kendimi dinlemem gerekiyordu
- Biliyorum

Devamını Oku
Ali Lidar

Kontrol edemediğim düşüncelerimin istilasından beynimi kurtaramıyorum. Bilincimi ele geçirdiler. O kadar çok düşünüyorum ki, bazen düşünmekten düşündüklerimin birazını bile yapmaya vakit bulamıyorum. Öyle çok şey var ki düşünecek.. Mesela şu kazak çıkarma sorunu. Kış günlerinin lanet uğraşı.. Birileri bir canlı yayında filan gösterseler şunun nasıl olacağını da kurtulsam. Önce kollarımı -kazağın sağ kolunu sol elimle, sol kolunu sağ elimle çekip diğer elimi kurtardıktan sonra- boşa çıkarıp kazağın henüz çıkmamış dış ön yüzünden hamle yaparak kafamın üzerinden çıkarıp mı kurtulmalıyım, yoksa her iki elimle kazağın boyun kısmına uzanıp önce kafamı mı kurtarmalıyım? Hadi bunu zor da olsa hallediyorum bir şekilde de asıl kargaşa sabahları giyinirken ortaya çıkıyor. Önce neyi giyerek başlamalıyım? Allahım nasıl da zor iş.. Çoraplarla başladım diyelim. Sonra aşağıdan mı devam etmeliyim, yukarı mı geçmeliyim? Aşağıdan başladığımda önce pantolonumu giyiyorum, sonra kazak, üzerine mont v.s.. Ama gömlek giymem gerektiğinde olmuyor işte. Pantolonu önce giydiğim zaman, gömleğin etek kısımlarını pantolunun içine sokmak için iliklediğim düğmeleri tekrar çözüp, pantolunu yarı indirmem gerekiyor ki gömleğin etek kısmının iç çamaşırımı saracak hale gelmesini sağlayıp, daha sonra gömleği bel hizasında sarmalayacak şekilde çekebileyim. Swet giyeceksem ne olacak peki. Pantolonumun içine mi sokmalıyım alt kısımlarını,dışarda mı kalmalı? İnsan bunu ne kadar düşünür? Ben o kadar çok düşünüyorum ki bazen işin içinden çıkamıyorum, beceremeyeceğim korkusuyla kıyafetlerime dokunamayıp evden hiç çıkmadığım zamanlar oluyor. Başkalarının farkında olmadan kolayca yapabildiği şeyler benim için mesele oluyor hep. Ayrıntı diyorlar sonra benim takılıp kaldıklarıma, sinirlerim iyice bozuluyor. Düşünmeden yaşamayı marifet zannediyorlar. Canım diyorlar mesela, onda ne var giyin çık işte. Kolayca giyinip işin içinden çıkıveriyorlar. Her işleri kolayca oluyor, bunu yaşam felsefesi yapmışlar. Kolayca aşık oluyorlar, kolayca seni seviyorum diyorlar, kolayca vazgeçiyorlar sonra da. Çektikleri acı da çok kolay oluyor haliyle, unutmaları da. Kendileri gibilerden oluşan kalabalığın içinde takılıp kalmadan tüm sahtekarlıklarıyla yaşarlarken ara sıra benim gibilerle karşılaşıyorlar ve çok sürmeden bünyeleri hata veriyor. Başta tuhaf biriyle karşılaştıkları ve bu durum ilginç geldiği için egzotik bir hayvana yaklaşır gibi temkinli tavırlarla sokuluyorlar. Ama sonra tehlikenin farkına varıp usulca sıvışıveriyorlar. Benimse kulaklarımda söyledikleri sözler çınlamaya devam ediyor. Olası hatalar için hep yedek bir hayat tutuyorlar bir taraflarında kimselere farkettirmeden ve canları sıkıldığında diğer yaşantılarından devam ediyorlar. Kendine ait bir hayata bile sahip olamayanlar ise ancak ayrıntılara boğarak yaşamlarını bu aldatılışı düşünüp çıldırmadan yaşayabiliyorlar. Yazın çorap giyilir mi? Hergün değiştirmesem olur mu peki? Önce sağ tekini mi giymeliyim solu mu? En son beyaz çorap giydiğimde mesele yapmıştı, ama o yok artık, beyaz çorap giysem hala mesele çıkar mı...?

Devamını Oku
Ali Lidar

Birlikte oturduğumuz parklara senden sonra da gittim
epeyce vakit geçirdim ve kaybettim ve üzgündüm
bitiremediğim şarapları diplerine boşalttığım mavi ladinler büyümüş
çocuklar gördüm oyunlarına büyük bir ciddiyetle devam eden
bağ değil büyü bozulmuş köpek gibi pişmanım..

Devamını Oku
Ali Lidar

Geçtim!
Dönüp sırtımı kalabalıklara
Kanayan yerlerime iki kat fondöten sürüp
(Baba beni makinist yap)
Gençtim, bilmiyordum o zamanlar
Gitmeye yeltenmenin gitmek demek olmadığını.

Devamını Oku