Bazı hatıralar vardır ya
Ufak tefek eşyalar
Hani gidenleri anlatır
Kutsal emanetler var
Topkapı Sarayı’nda
Enbiya’dan yadigâr
Çocukken ışıklar kesilirdi
Bütün şehir söve dursun
Benimse gözlerim gülerdi
Varsın göz gözü görmesin
Yeter ki bana oyun olsun
Tam da köşeyi döndüm derken
Karşımda o bildik çıkmaz sokak
Düze çıkmak için vakit çok erken
Sora sora Bağdat bulunurmuş ya
Bir Allah’ın kulu da yok ki sorsak
Aklıma kazınması için topu topu beş dakika yetti
Bir misafir olarak yolumuz Adıyaman’dan geçti
Otelin kapısında bekleyen otobüse doğru yanaştım
Başında şapkası elinde poşetiyle Abdullah’ı gördüm
Garibin ekmek teknesinden bir paket mendil aldım
Bir mezarın başına toplanıp
Dik sütunlara dağılmış güzeller
Yanlış anlaşılmaktan korkarım
Ama inanın hepsi de taş gibiler
Mezarın dört tarafında ayaktalar
Biraz sonra ölecek olan biz şairler
Şerefsiz imparatoru lanetleriz
El pençe divan dursun avareler
Biz ölsek de ayıya dayı demeyiz
Senden korkan imparator olsun
Hani o adam olmaktan yoksun
Sıcak bir hamamda çimiyordu Arşimet
Hani derler ya neye niyet neye kısmet
İnatçı bir tas kovanın içinde gemi kesildi
Elinle paslı gemiyi batırmak ne mümkün
Ve karşınızda suyun kaldırma kuvveti
İyi ustanın artırdığı vida gibisin
Avucumun içinde öylece kaldın
Hayatımda yerin yok mu dersin
Yalan değil sensiz bir vidam eksik
Varsın olsun tahtalarım yerinde ya
Beynimin düşünebilen loblarına alçak korsanlar birikti
Kuyumu kazmaya yeminler etmiş yalan haber merkezi
Milyonlarca masum hücreme sana dair ümit vermeler
İlk adımda biçare kalbimi kandırır gözü dönmüş caniler
Seninle aşkın DNA’sında yürümek ne yaman şeydir öyle
Sonsuz bir merdivenin her basamağına tırmanmak gibi
Bir diken misali sevdalanmak başındaki tomurcuk güle
Aklımız bir karış havada, ayaklarımızda cehennemin dibi
Gökten kuşku dolu gözleriyle zehir hafiye bulutlar iniyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!