Akşamları uyku tutmayınca saclarının her telini sayarım
Ben sayana kadar güneş çoktan kara pencereme ilişir
Her sabah hayaller kurup aşkından yana rızkımı ararım
Ne zaman yolda seni görsem yorgun ayaklarım baş olur
Yoksa güzel sen benim aklımı başımdan almış olmayasın
Hani o zavallı ayaklara kızmak inan bana haksızlık olur
Birçoğu gibi gündüzleri iki dedem vardı
Biri annemin biri de babamın babası
Akşamları üçüncü bir dedem daha olurdu
Ah o üçüncü dedem yok mu?
Ne ana ne baba tarafımdan gelir
Yüzü sakalı ağarmış akşamcı bir ihtiyar
Mahşer gibi kalabalık bir çeşme
Muslukları sonuna kadar açık
Buz gibi ayrılık akar ince ince
Boğazımda düğüm kaşlarım çatık
Ayrılığın gözyaşı denize dökülür
Milyon kere söylediler oysa
Salına salına sinsi bir olta
Yanaşırsa iki dudağına yakın
Bir tutam yeme aldanıp ta
Sen sen ol oltaya gelme sakın
Oldum olası balkabağına bayılırım
İçi başka dışı bir başka güzel
İlk bakışta Nasreddin Hoca’yı anarım
Sanki onun koca kavuğuna benzer
Hınzır hınzır gülmeye başlarım
Bilirim haddime değil kavuğu giymek
Kıçı kalkmışsa bir geminin batması çok yakındır
Dik burunlu küstah direkler orta yerinden yıkılır
Kibirle şişen yelkenleri sökülüp paçavraya döner
Kuduz köpekler gibi ağzında bembeyaz köpükler
Seni sevmek bir uçak biletine benzer
İçimden bir kamikaze Bermuda’ya gider
İntiharı bekler eceli gelmiş kanatlar
Başımın üstünde tozpembe bulutlar
Uçağın içinde yok hiçbir muhatap
Heyhat ölmüş olmalı mürettebat
Şehirlerin hayata açılan sokaklarını hiç tanımaz onlar
Ne doğan güneşi gördüler ne gökte parlayan bir yıldız
Hapishane parmakları gibi ince telden kafeslerde yaşar
Doğanın şefkatinden uzakta her biri birbirinden yalnız
Yeşil çimlerin kokusu bir çınarın gölgesi nasıl şey acaba
Her gün kalbimin düşman işgalinden birinci kurtuluş gün dönümü
Senden geriye kalan ömrüme huzurlu bir başlangıç yapma fırsatı
Ölene kadar unutmak istiyorum bana hayatı dar eden gül yüzünü
Dünya var olalı hangi Âdemoğlu benim kadar sevmiş bir düşmanı
Zafer günümde çoluk çocuk çoktan sokaklara dökülmüş olmalıydı
İnsan gözünü bir kuyruğun sonunda açar
Bir anlam veremez bu şimdi neyin sırası
Korkuların içinde boğulup ağlamaya başlar
Daha kurumadan yanağında o ilk gözyaşı
Duvardaki hemşirenin susturucu parmağı
Bitmek bilmez iğnelerin ucu sana dokunur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!