İkisinde,
Yere düştükçe
Dökülen gözyaşlarının yıkadığı,
Kirli minik yüzünde,
Henüz yürüyebilmenin sevinci.
Gün boyu
Okul bahçesine bakışan,
Çorak toprağa dönmüş
Buğday tenli kızlar gülümserdi,
Allı-yeşilli.
Dünya it kuyruğuna asılmış teneke kadardı.
Biz çocuk çemberince dönendik, neşeyle..
İşini bilen memur edasıyla kurulduk kurtlar sofrasına.
Bugün git gelene, yarın gel gidene..
Günler söndü susuz tenimizde, akşamlar soğuk, aç…
Elveda sevgili kravatım.
Memurluk yıllarımda,
Yoksulluğumun simgesi.
İki yakamı bir araya getirip,
Adam yerine koyduran
Saatler şaşı oldu sana.
Dönmüyor yelkovanlar, akrepler şokta.
İçi boş ceviz taneleri gibi döküldü yıllar
Darmadağın...
Uzaklar,
Gün uykuya daldığında,
Ölüme kesti dünya.
Kurudu göz pınarları,
Sevmeyegör.
Eros yayından boşalan oktur aşk..
Bu kadar güzel olmaya,
Ne hakkı varsa sevgilinin;
Birliktelik yitirme korkusu,
Ayrılık kara sevda sanrısı olacak.
Elim elimde değil,
Tenim terimden iğrenir.
Gözüm gözüme aynasız.
Kulağım işitmez sesimi.
Elimde değil işte.
İkiye mi bölünsem ne yapsam?
Son/bahar yağmuruydu.
Yıkadı anılarımı birden.
Çamaşır sıkar gibi hasretin;
Sen döküldün gözlerimden.
Bir miladım vardı benim,
Gözlerimiz korkusuz
Kartal karası,
Uzak bakışlı kılavuz.
Ellerimiz aydınlığa kenetlenmiş
Kartal pençesi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!