Ahmet Zekai Yıldız Şiirleri - Şair Ahmet ...

0

TAKİPÇİ

Ahmet Zekai Yıldız

Özgürlüğü haykırdık insanlığa.
Yaşanacak güzel günleri düşünmeden.

Vakit yoktu aşka.

Küçücük yüreğimizde,

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Öncesi miydi, sonrası mıydı
Aradığımız zamanın?
Önüm arkam sobe der gibi,
Döndük böyle sırt sırta.
Saklanan mutlulukları,
Aradık ömrümüz boyunca.

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Aşk geceye gündüz dilenmek belki?
Sevda: geleceğini bildiğin sevgiliyi beklemek.
Ölüm beşinci mevsimse sevgilim?
Ömrüm sana mahpus…
Umudum kuş olup uçacak.

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

DOM/BAY MUSTAFA
Değerli şeylerin önemini onu yitirdiğimizde kavrarız ya; ne zaman elektrik kesintisi olsa rahmetli ninemin Edison için “nur içinde yatsın” sözlerini anımsarım. Ninem böyle söylediğinde çocuk aklımla, “Adam ampulü icat etmiş, öte dünyası da aydınlık olmalı diye düşünürdüm.
Doğal ışık kaynaklarından tutun da gecemizi gündüze çeviren tüm aydınlatma gereçlerine kadar insanoğlunun aydınlanma serüvenini hep ilginç bulmuşumdur. Bazen çok şanslı bir insan olduğumu düşündüğüm de olmuştur. Şöyle ki: Çocukluğumdan itibaren sırasıyla çırayı, yağ kandilini, gemici fenerini, gaz lambasını, ispirto ocağını, lüks dediğimiz likit gazı kullanmıştım. Lüks adı gibi çok lüx bir aletti. Ancak zengin diye nitelediğimiz insanların alıp kullanabileceği bir aydınlatma aracıydı. Ancak icadından 90 yıl sonra, 1969 yılında ampulle tanışabildim. 227 senelik matbaanın gecikmesine bakınca bayağı hızlı gelmiş diyerek teselli oluyorum. Çocukluğumda birinin bizi fark etmesi için ayna tutardık gözlerine.. Şimdilerde laser denilen oyuncaklarla yapıyorlar bu işi…
Ama teknolojideki gelişmenin tersine sosyal anlamda zaman içindeki yolculuğumuz karanlığa doğru ilerliyor gibi. Zaman tersine işliyor adeta… Gencecik insanlar bir iki karış sakal bırakıyorlar. Kara kara cübbeler giyerek, ellerinde şekilsiz bir değnek olduğu halde; takke, takunya ve tespih ile ortalık yerlerde dolaşıyorlar. Daha on'lu yaşlarına gelmeden kendini tanıyamamış, dünyasını görememiş, minicik kız çocuklarına kapkara çarşaflar giydiriliyor. Ve liseli yıllarına gelince de babaları yaşında adamlarla evlendiriliyorlar.
Ampullü yılların başlarıydı. Dombay Mustafa derler, güleç yüzlü, sevimli, neşeli ve renkli bir insanı tanıma şansım olmuştu. Mustafa’ya onun güçlü ve yardımsever özelliği nedeniyle Dombay lakabı yakıştırması yapılmıştı. Tarla ve bahçelerde zirai koruculuk yapardı. Ayrıca hoparlör bulunmadığı için Belediye Başkanlığının duyurularına tellallık ederdi.
“-Diğneyvereem! .. Kulak vereem! .. Dom Dom Dom! .. Hayvan sahaplarının dikkatınaa! ...Dom Dom Dom! .. Baaçala ilaçlanmıştıır. Davarımıza ve de malımıza sahap çıkaam… Arazi sahapları zehirlenmeleden mesul değeldiir! ... Dom Dom Dom! ..Duyduuk duymadıık demeen! ...Sona ağlaman üleen! .. Dom Dom Dom! ..

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Krimimal sabıkalarımız,
parmak uçlarımızdaki
arsız dokunuşlarda gizliydi.
Gece yolculuklarımız boyunca,
kara gözlerinde yanıp sönen
şehvet uçkunlarınca yıldız kayardı.

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Gönlümün iskelesinden ufka baktım şöyle bir…
Duygularımın denizi huzursuzdu nedense?
Çalkanıp duruyordu anıların rüzgarıyla.

Sanki denizkızı çıkıverecekti bir yerinden.
Bir balık dil verecekti sanki sana dair.

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Sevgi gölündeki ıssız kalplerden,
Yeni tülemiş badiler uçurmuşum.
Palas pandıras, dımdızlak badiler..

Aşkın hedef tahtasında kendimi vurmuşum,
Ta canevimden.

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Sonbahar,
En taze renklerini giyiniyor yine.
Rüzgarını,
Yağmurunu
ve seni takmış takınmış geliyor bana..
Coşkulu,

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Sürtük rüzgar! .
Vakit varken,
Geç dalganı denizle.

Sen uyurken,
Düşünceli deniz dumanlarından

Devamını Oku
Ahmet Zekai Yıldız

Hayalin ufka benzer,
Yanına gelsem yitersin.
Şu halimi görmez gibi,
Benimle alay edersin.

Ne zaman seni arasam,

Devamını Oku