Bir fırtına bulutu çökmüştür şehre
bu son saatlerde Bizans'ta
ne fikir ayrılıkları ne din tartışmaları
Basileus'u korumak içindir bütün çaba
Kyrie Elei son duasındadır bütün halk
Ortodokslar Katolikler dünyeviler çocuklar
Bir bulut durur önümde
Kendisi beyaz,gölgesi karanlık
Baykuş gözünde kızıl bir alev
Timsah derisi düşlerimde inceden ince.
Yakamoz bakışlarında dağılır
Güneş doğmadan ağarır
Kesildi dili titreşimlerin
Elinde bir âsâ musanın
Tanrı susuyor çağrılarıma
Boşlukta kendini dinliyor sesim
Ötesindeyim atmosferin
Ellerim ufukta ellerim yanıyor
O diyor ki;
ŞAİRLERİN PRENSİ:
'İlk kez göksel koro içinde
Toplu şarkı söylemiyor şairler'
Büyük ozanlar! ..gömün şiirlerinizi yüzyıl
Hugo'nun ölürken yaptığı gibi...
Nedensiz değildir sana gelişlerim
Dalga dalga ruhumda esen
Rüzgârların üstünde
Bir çay molası tadında
Sende dinlenişlerim
Özlem çivilenmiş duvara
Gözyaşlarımız sinsi bir yağmur gibi
İşliyor içimize,
Susuz yaz akşamlarında su içen yıldızlar
Sürüklüyor mehtap ırmağını
Karanlığın bir duvar olup
Yaslandığı gözlerimize
Yüreğinde renk renk sevda gülleri
Bahar kokar yanar gönlün içinde
Kıskandırır susar öten dilleri
Bir hicranı sezer bülbül içinde.
Ayrılığın sessiz gönül telleri
Gökyüzü arapsaçı ve homurtulu
kuşlar dane arıyor apartman boşluklarında
gagalarında hüzünlü cılız muştular
bahçede zakkum ağacı ölüm orucunda
zulüm iyilik kervanlarının yol keseni
bir devenin hörgücünde tükenen iksir
Sizin şehirleriniz yürür hep yürümüştür
çünkü ayakları taştan ve çeliktendir
ama görünmez ayaklarınız
karanlıkta çıplaktır.
Oburdur şehirleriniz
çorak bozkırlarımızın üstünde tepinir
Sizin elleriniz sevgi elleri
Sıcak yumuşak duyarlı
Ak eller...
Toprağa düşen bereket yağmurları
Sizin ellerinizden dökülür
Damla damla biriken umutlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!