İçimin gecesine düşen yıldız
Hangi dünyalardan getirdin
Mehtabın meltemini
Ağzında muştular taşıyan güvercin
Rüzgarlarına kurdum hamağımı
Aşkın iplerine tutunarak
Yordun beni
İpek kozasına sarılmış yalanlarınla
Yıktın beni yaşadığın dramlarınla
Kararttın gönlümü bitmeyen ısrarınla
Ben senin doğal halini
Damla damla gözyaşlarımla bekledim
Sen boşlukta bir seyyare
Güneşini bekleyen,
Okyanusların dibinde
Yosun tutmuş karanlıklar
Kuytularda asırlık kaplumbağaların
Sırtlarında kat kat dünyalar
Uykuda kedi sessizliği
Tüylerinle okşuyorsun sahili
Bu ne coşku,bu ne homurtu
Bir aslan kükremesi sesin.
Biz seninle iki âşık gibi beraberiz
Sen sıla ben gurbetim ama...
Muson yağmurları nasıl doldurursa okyanusları
Gözlerin öyle doldurur yüreğimi
Bir deli sevda eser gözlerinden
Gözlerin gecelerimin ayışığı
Dalga dalga harelenir...
Bizim aşkımız tennureler giymiş
Ötekiydiler;
nerede olurlarsa olsunlar öteki
açlık çizgi çizgi dizilmiş yollardır
ölüm alanlarından yürünür
sanal yaşam alanlarına
Tarlabaşı'nda mola alır
Yok aslında;
İri kanatlarıyla yükseklerden uçan
Geçtiği yerleri karanlığa gömüp,
Yakıp yıkan ...
Abanoz direkli saraylardan
Çelik koruganlara saldıran
Ben burada yağmurum;
Sen orada fırtına ol,
İçimden çağırıyorum tüm rüzgârları
Leyleklerin sıcaklığı,
Okyanuslara yazdığım ıslak mektupların
Kurumayan mürekkebi ol.
Hava kirli puslu mu puslu
sokaklar çamur derya
güruhlaşıyor kalabalıklar
manadan uzak anlamsız
dönüyor yorgun semazen.
Yığınlar kapalı gözlerle
Yine sevgi;
Yüreklerin tek anahtarı
Yedeği olmayan,
Ne karun zenginliği
Kırabilir kilidini
Ne de hilekâr sözler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!