İki gezegendeyiz;
Senin yüzün venüs,benim ki mars
Nasıl bakışırsak öyleyiz
Sönmesin gecenin aplikleri karanlıktayız
Bulut mu yağmurları ıslatır
Yağmur mu bulutları...
Zenciyim;
lanetli derimden biliyorum bunu
beyaz adamın bakışlarından
"Pis Zenci,Pis Zenci"
paramparçayım öfkeden
bedenimin çevresinde
Nezaman demir alsan yüreğimden
Suskunluğa bürünür kalbimin zikirleri
Bir liman arar sessiz gemi
Aşk cehenneminin gayyasında.
Şafakta asılı kalan son umudumsun
Soramam anason kokulu gecelere
Ölü dünyalar usulca sokulur
Yıldızların kalbine
Sokrat'ın baldıranında doğum sancıları
Marsık kokulu karadelikler
Geciktirir aristoların doğumunu
Ölümün huzurunda
Zaman dinginliğe çağrı seyrinde
susturucu takmış yaşamın çığlıklarına
kulak veriyoruz yürek tiktaklarına
çağlayan sesini duyabilmek için
öylesine kalabalık ki düşlerimiz
Ağır karanlıklar kımıltısız
Keskin kırgın bakışların üzerimde
Gözlerin yakamoz banyosunda
Saplanıyor kalbine güneşin.
Kayıyor zamanın gecesine güneş
Kan sızıyor mavi nehirlerden
Dışarda kar,gönlümde yar
Gökyüzü kadar taşkındır yüreğim
Tüm sevdalarını boşaltarak yağar.
Toprağın karnı nasıl akarsa
Öyle akar damarlarım
Mesafelerin soğuk musalla taşına.
Yağmura tutulmuş kuş kanatları
cansız hevessiz ve de yorgun
sen mahzende yıllanmış şarap
uzak varlıkların yakın duyguları
sevda fısıldar kulaklarıma
lâl olup düşer duygu damlacıkları
Biliyorum kaç kez seslendim yüreğine
Yüreğimin sessiz çığlığıyla,
Çağrılarımın iadeli mektuplar gibi
Alındısı dönmedi geriye...
Saatler gecenin kalbinde uyur
Gece gözlerimde kurşun
Büyücüler gece karanlığında geldiler
İsli ve marsık kokan yüzleriyle
Zümrüdüanka kuşunun kaf dağı ötesinden
Kötülük damıtılan tütsüleriyle
Yakıp yıkarak geçtiler üstümüzden.
Sevgi iki yürek derinliğinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!