Martinikli zencinin öfkesi
kabarmış iki paylaşım arası
ölmeden ölmeği öğretir
güneşin gözleri...
Soğuk bir karanlıktır çöllerin ortası
savrulur gökyüzüne yıldızlar
Karanlığa sıkılan bir yumruk gibiyiz
pes etmedik pes etmeyeceğiz
yeniden doğacağız bir çocuk gibi
tüketildikçe çoğalacak düşlerimiz
türkülerimiz daha gür çıkacak susturuldukça
"Bir fişek yatağında kurşun nasıl susarsa"
Her sabah sana gelişim
Kollarını kollarına atışım
Martı kanatlı mutluluklar denizi
Özgürlüğünü dört duvar arasında
Hazer'in kaderi gibi yaşıyorsun,
Her karardığında,
Dağların damarları boşaldı
sessizlikler homurtulara karıştı
dediler ki yer yarıldı gidiyor
gümbür gümbür ne bulduysa siliyor
ferman bilmez sular canlar alıyor
dalga dalga Ezine'nin yuttuğu
Gece uzun bir yalnızlıktır burada
Göz yordamıyla ilerler karanlıklar
Susar o an duygular
Yürek fısıltılarını dinlerim Karadeniz'in.
Seni sorar köpük köpük dalgalar
Homurtularından anlarım.
Biliyorum lebiderya gözlerin
Hayallerimde yaşayan
Arkanı döndüğün denizlerde
Ve sessizliğinde suların
Boğulup giden hayallerimin.
Yarım kalan ne varsa yüreğimde
Öfken denizler kadar kabarık
Bunu anlar yüreğim
Sevda çılgın bir rüzgârdır
Senin sahillerinde durur
Melek yüreğinde bir serseri kurşun
Terazinin kefesinden fırlar
Yetmiyor sarı alevin çabası
gökyüzünün siyah soluğunu dağıtmaya
yürüyor çıplak ayaklar yoksulluğun bulvarlarında
isimsiz gölgeler düşüyor güz yapraklarından
kazınırken mideler açlık sınırında
uçuşuyor müjdeler rüzgârlarda
Bir bıraksam aşk tatile çıkacak
Bahar rüzgârlarının ardı sıra
Meçhul iklimlere uçacak
Yeniden doğmak için yeniden ölecek
Kimbilir belki de hiç doğmayacak
Bir bıraksam taç yapraklarından
Birşeyler yürüyor içimizde
Bunu duyuyorum,
Bir kaktüs yalnızlığı çöllerinde
Suyunu veriyorum.
Serap değil bu,
Karanlık dehlizlerin ucundan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!